Başarılı Olabilmek
Sosyal bir varlık olan insanların başkaları hakkında nasıl düşündükleri, onları nasıl etkiledikleri ve onlarla nasıl ilişki kurup etkileşime girdikleri gibi konuları bilimsel bir disiplin olarak ele alan sosyal psikoloji alanı, insanların daha sağlıklı yaşam biçimleri geliştirmesi, toplum içerisinde mutlu bir birey olarak yer alması ve karşılaşılabilecek potansiyel kişiler arası problemleri çözmesi gibi bir dizi önemli konunun anlaşılabilmesine imkân sağlamaktadır. Bu bağlamda sosyal hayatın bir toplamı olan toplum, insanı hem özgürleştiren hem de ona sınırlamalar koyan bir yapı olarak algılanmaktadır. Sosyal bir varlık olan insanın toplum içinde oluşturmaya çalıştığı bir benlik imajı bulunmaktadır. Bu benlik imajını oluşturmak, geliştirmek ve güçlendirmek bireyin temel hedefleri arasında yer almaktadır.
İnsanın doğası gereği toplumsal yapı içerisinde benliğini koruma eğilimi içerisinde olması beklenmektedir. Toplum içerisinde özellikle yetersizlik hissinin yaratacağı benlik yıkıcı durumlardan kendini korumak ve kollamak isteyecektir. Bu noktada devreye kendini engelleme kavramı girmektedir.
Kendini engelleme, bireylerin kendi performanslarını sergilerken olası bir başarısızlık durumunda, engelleri suçlayacak şekilde bir durumu stratejik olarak manipüle etmesidir. Aslında, kendini engellemenin altında yatan en önemli gerçek, başarıya ilişkin durumlara yönelik olumsuz beklentilerdir. Bu açıdan bakıldığında kendini engelleme benlik koruyucu bir strateji olarak kabul edilmektedir. Bu strateji, performansa yönelik olası engeller üzerine dikkat çekerken, başarısızlık durumunda engellerin suçlanarak benlik imajına yönelik olumsuz atıfların önlenmesini sağlayacaktır.
Bir birey için, çok çaba harcayarak başarısız bir sonuç elde etmesi, benlik yıkıcı bir durum olarak düşünülebilir. Ancak, çaba harcamadan başarısız olması başarısızlığın bireyin benliği üzerinde yaratacağı olumsuz duyguyu hafifletmekte ve başarısızlığın nedenini yetersiz çabaya atfetme şansını bireye sunmaktadır. Çok çaba harcayarak başarısız olan birey kendini “aptal ve yetersiz” gibi hissedecek; az çaba harcayarak başarısız olan birey ise kendi yeteneğine ilişkin olumsuz bir özellik atfetmeyecek ve başarısızlığın yaratacağı benlik yıkıcı etkiden korunmuş olacaktır.
Başarısızlığa yönelik korkular, bireylerin öğrenme ve başarıya motive olmalarını da etkileyecektir. Öğrenme kavramı bireylerin yaşamında önemli yeri olan bir süreçtir. Bireylerin öğrenme davranışına yönelirken, onları harekete geçiren, güdüleyen faktörlerin bilinmesi bu süreçlerin yönetilmesini kolaylaştıracaktır. Bu kapsamda bireylerin başarı güdüsünün işlevsel olarak sınıflandırılmasıyla ortaya çıkan başarı hedef yönelimi teorisinin, bireylerin kendini engelleme davranışları ile doğrudan ilişkili bir kavram olduğu düşünülmektedir.
Kendini engelleme kavramı tanımlanırken “bireye başarısızlığı dışsallaştırma, başarıyı ise içselleştirme olanağı sağlayan bir eylem veya performans ortamının birey tarafından seçilmesi” ifadesinin kullanılması, performans hedef yönelimi ile kendini engelleme arasındaki ilişkinin göstergesi olma niteliği taşımaktadır. Yine bireylerin, çevresindeki diğer bireyler tarafından değerlendirilme kaygısı yaşadıklarında, kendilerini yetersiz hissettiklerinde ya da başarı şansına ilişkin kendine güven duymadığında kendini engelleme stratejilerini daha fazla kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Bu durum başarı hedef yöneliminin yapısı ile doğrudan ilişkilidir.
Performas hedef yönelimli bireyler için temel odak noktası değerlendirilme durumudur. Performans hedef yöneliminde yeteneği sergilemek ya da yeteneksiz biri gibi görünmemek adına farklı stratejiler kullanılabilir. Bu stratejilerden bazıları da kendini engelleme stratejileri arasında yer almaktadır. Bireylerin yetenek geliştirmesi ya da diğerleri önünde yeteneği sergilemesi gerektiği durumlarda bireyin elde edeceği performans bireyin benlik saygısı ile doğrudan ilişkilidir.
Başarı hedef yönelimi öğrencilerin başarıyı elde etmeye yönelik sahip oldukları inançları ve performanslarını değerlendirmede kullandıkları ölçüt ve standartları inceler. Daha açık olarak tanımlamak gerekirse, öğrencilerin öğrenme bağlamındaki bilişsel, duyuşsal ve davranışsal tepkilerini etkileyen kişisel bakış açılarını ifade eder. Bu tepkiler öğrencileri uyumlu ve uyumsuz tutumlara yönlendirebilir niteliktedir.
Performans-yaklaşma ve performans-kaçınma yöneliminde bireylerin ortak noktası akranları ile performans düzeylerini karşılaştırmaya odaklanmalarıdır. Ancak performans yaklaşma yöneliminde temel amaç diğerlerinden yüksek performans göstermek iken, performans-kaçınma yöneliminin temel amacı diğerlerinden başarısız görünmekten kaçınmaktır. Performans-kaçınma hedef yöneliminin; Düşük öz yeterlik algısı, kaygı, yardım istemekten kaçınma, kendi kendine zarar veren stratejiler, düşük notlar, hedef yeni koşullara uygun olarak gözden geçirememe, öz-düzenlemede yetersizlik gibi olumsuz sonuçlar ile ilişkilidir. Öğrenme, performans-yaklaşma ve performans-kaçınma hedef yönelimleri öğrencilerin tecrübe ettikleri baskın duygular açısından karşılaştırıldığında, öğrenme, hedef yöneliminin öğrenmeyi sevme, umut ve gururun olumlu, sıkılma ve öfkenin olumsuz yönde; performans-yaklaşmanın gururun olumlu yönde; performans-kaçınmanın ise kaçınma, umutsuzluk ve utancın olumlu yönde yordayıcısı olduğu gözlenmiştir.