Emlak Yöneticim

Çin Seddi'nin Yapılış Nedeni

Çin Seddi'nin Yapılış Nedeni

Çin Seddi denilince, dağların üzerinde uyuyakalmış bir ejderha gibi uzayıp giden bir yapı aklımıza gelir. Belki Çin'e gidip, bu görkemli yapıyı görenlerimizin sayısı pek fazla değildir. Ama, mutlaka bir resmini görmüşüzdür. Çin hakkında fazla bir şey bilmeyen bir kişi bile, en azından Çin Seddi'nin varlığından haberdardır.

Ancak, bu görkemli yapı hakkında bildiklerimiz çok kısıtlıdır. Orta Asya Türk tarihi ile birlikte sıkça adı geçen bu yapı hakkında bildiklerimiz ne yazık ki, ansiklopedik bilgilerle sınırlıdır. Ansiklopedilerin ve bazı tarih kitaplarının verdiği bilgiyi kısaca şöyle özetleyebiliriz: "3.000 kilometre uzunluğunda ve 6 metre yüksekliğindeki bu duvar, kuzeyden Çin üzerine aralıksız akınlar yapan Türkleri ve Moğollar durdurmak amacıyla yapılmıştır." Burada verilen rakamlarda bazı küçük değişiklikler olabilir ama, anlatımın özünde bir değişiklik olmaz. Hatta bazı kişiler tarafından bir övünme nedeni olarak algılanır ve "korkak Çinlilerin, Türklerden ne kadar çok korktukları" gururla ifade edilir.

Çin Seddi'nin hangi amaçlar için yapıldığına geçmeden önce, bu yapı hakkında kısa bilgiler vermek istiyorum.

Çin Seddi'nin Çince adı, "On Bin Li Uzunluğundaki Duvar’dır. Kilometre olarak ifade edilirse, yaklaşık 6.700 kilometre uzunluktadır. Temeldeki genişliği 6,5 metre olan duvarın üst kısımdaki genişliği ise 5.7 metredir. Duvarın yerden yüksekliği genelde 8,5 metre olup, önemli geçitlerin ve büyük kapıların bulunduğu yerlerde 12 metreye ulaşmaktadır. Dağların yüksek zirvelerinde ise bu yüksekliğin 1.5-2 metreye kadar düştüğü de olmaktadır. Ölçülen yüksekliği 1-1,7 metre dolayındadır. Bazı bölümleri taştan ve bazı bölümleri de kerpiçten yapılmış bu yapının, uzaydan çıplak gözle görüldüğü ileri sürülmektedir.

Genelde Çin Seddi'nin, Ch'in Shih Huang döneminde M.Ö. 215 yılında yapıldığı kabul edilmektedir. Gerçekte ise, Çin Seddi'nin yapılışı daha eskiye dayanmaktadır. Savaşan Beylikler Dönemi'nde, M.Ö. 7. yüzyılda birbirleriyle kıyasıya savaşan yedi derebeylik vardır. Bu derebeylikler, dağ ve ırmak gibi doğal sınırların olmadığı yerlere yüksek duvarlar yaptırarak, sınırlarını belirlerlerdi. İlk duvar, M.O. 657 yılında Ch'u derebeyliği tarafından yaptırılmıştır. Daha sonraları, M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda, başta Ch'i derebeyliği olmak üzere diğer derebeylikler de sınırlarını belirleyen duvarlar yaptırmışlardır. Böylece, Çin Seddi'nin bir bölümü daha o zamanlarda ortaya çıkmış oluyordu. Bu dönemlerde yapılan duvarlara "iç duvar"; sonradan M.Ö. 4. yüzyılda, Hun (Hsiung Nu)lar ile sınır komşusu olan kuzeydeki Yen, Chao, Ch'in, Wei ve Han derebeylikleri tarafından yaptırılan duvarlara ise "dış duvar" adı verilmektedir.

M.Ö. 221 tarihinde Ch'in derebeyliği, diğer 6 derebeyliği yenerek ülkede siyasi birliği sağlamış ve Ch'in Hanedanlığı'nı kurmuştur. Ülkede siyasi birliğin sağlanmasından sonra, General Meng T'ien komutasındaki 300.000 kişilik bir ordu M.Ö. 215 yılında Hunlann üzerine yürümüş ve onları kuzeye çekilmeye zorlamıştır. Sarı Irmağın kuzeye doğru yaptığı kıvamın içinde kalan verimli He Han bölgesi Çinlilerin eline geçmiş ve bu bölgeye, "Ch'in Devletinin Yeni Toprağı" anlamına gelen Hsin Ch'in Chung adı verilmiştir.

Hunlar kuzeye sürüldükten sonra Yen, Chao, Ch'in, Wei ve Han derebeylikleri arasında daha önceki dönemlerde yapılmış duvarlar birleştirilmeye başlanmıştır. Bu arada, gerekli onarmalar da yapılmıştır. Ch'in derebeyliğinin rakibi durumunda olan 6 derebeyliğe mensup 30.000 aile, Hunlardan ele geçirilen bu bölgeye yerleştirilmiş ve Meng T'ien komutasındaki askerlerle birlikte Çin Seddi'nin yapılışında çalıştırılmışlardır. Zorunlu Bedenen Çalışma Yükümlülüğü gereği Çin Seddi yapımında çalışan ı milyondan fazla işçinin yansıra, pek çok suçlu, suçlarını Çin Seddi'nin yapımında çalışarak ödemişlerdir. Ancak, işçi gereksinimi arttıkça, suçsuz insanlara çeşitli suçlar yüklenerek bu bölgeye gönderilmiştir ve Çin Seddi yapımında çalıştırılmıştır.

Çin Seddi'nin yapımı M.O. 210 yılına, Ch'in Shih Huang'ın ölümüne kadar aralıksız sürmüştür. Hükümdarın ölümünden sonra, General Meng T'ien'in gücünden korkan baş vezir, sanki hükümdarın emriymiş gibi Meng T'ien'e "intihar etme cezası" bildirir. Meng T'ien intihar eder. Meng T'ien'in ölümünden sonra bu bölgedeki askerlerin ve Çinli ailelerin çoğu buralardan kaçarlar.

M.Ö. 2o6 yılında Ch'in Hanedanlığı sona erer ve Han Hanedanlığı kurulur. Yeni kurulan Han Hanedanlığı döneminde Çin çok güçsüz bir durumdadır. Hunların ise çok güçlü oldukları bu dönemde, Çinliler zorunlu olarak barışçı bir siyaset izlerler. Hunlarla akrabalık ilişkisi kurmak için prensesler ve çeşitli hediyeler gönderirler. Bu barış döneminde Çin Seddi aralarında sınır olarak kabul edilmiştir. Seddin kuzeyi göçebelere, güneyi ise tarımla uğraşan Çinlilere aittir.

Han Hanedanlığı döneminde de Ch'in Hanedanlığı döneminde başlatılan suçluları kuzeye sürgün etme ve Çin Seddi yapımında çalıştırma sistemi devam ettirilmiştir. Çin Seddi'nin yapımı sürdürülürken, bir yandan da doğal etkilerle yıkılan ve yıpranan yerleri de sürekli olarak onarılmıştır. Onarım çalışmaları, sonraki hanedanlıklar tarafından da devam ettirilmiştir. Bu onanmalardan en önemlisi 14.-17. yüzyıllar arasında hüküm süren Ming Hanedanlığı döneminde yapılan onarımdır. Moğolların Çin'den atılmasından sonra, büyük bir bölümü harap olmuş Çin Seddi, sanki yeni baştan yapılmışçasına büyük bir onanmadan geçirilmiştir. Günümüze kadar ulaşan Çin Seddi'nin büyük bir bölümü Ming Hanedanlığı döneminde yapılmıştır.

Buraya kadar, Çin Seddi'nin yapılışı hakkında kısa ve öz bilgiler vermeye çalıştık. Şimdi de Çin Seddi'nin yapılış nedenlerine değinelim. Her ne kadar kuzeydeki Türklerin ve Moğolların Çin'e yaptıkları akınları durdurmak için yapıldığı söyleniyorsa da milyonlarca Çinlinin yaşamı pahasına yapılan bu görkemli yapının sadece savunma amacıyla yapıldığını söylemek pek inandırıcı olamaz. Biliyoruz ki, Çinliler sahip oldukları toprakları, kentleri ve köyleri duvarlarla çevirmeden duramazlar. İlk bakışta sadece savunma amacıyla yapıldığı izlenimi veren bu duvarların daha başka işlevleri de vardır. Aslında hiçbir duvar aşılmaz değildir. Ama Çinliler, duvar içinde kendilerini daha güvende hissetmektedirler.

Çin Seddi'nin yapılmasıyla Ch'in Shih Huang'ın göçebe uluslara vermek istediği mesaj şudur: "Bu duvar bizim aramızdaki sınırı belirlemektedir. Bu duvarın iç tarafı bize, dış tarafı size aittir. Bu duvarı aşmadığınız ve topraklarımıza saldırmadığınız sürece, biz sizin ne yaptığınıza karışmayız."

Ch'in Shih Huang, ülkesinin her yerinde aynı standartlara uyulmasını istemiş ve bu konuda çeşitli uygulamalar yapmıştır. Yolların genişliği, tekerleklerin çapı ve dingil aralıkları hep bir standarda bağlanmış ve tüm ülkede aynı ölçüler kullanılmıştır. Bunun için de öncelikle ülkenin sınırları belirlenmiştir.

Daha önce de değindiğimiz gibi, Çin Seddi'nin yapılmasına Meng T'ien komutasındaki ordunun Hunları kuzeye çekilmeye zorlamasından sonra başlanmıştır. Bu dönemde Çinliler gerek askeri ve gerekse ekonomik açıdan çok güçlüdür. Hunlar, Çin için bir tehlike oluşturmamaktadır. Hunları kolaylıkla kuzey bozkırlarına sürebilen Çinlilerin, böylesine uzun bir uğraşı gerektiren ve son derece pahalıya çıkan bu duvarı sadece Hunlardan korktukları için yaptıklarını söylemek pek inandırıcı olamaz. Eğer Hunların çekildikleri topraklar verimli olsaydı, şüphesiz Meng T'ien komutasındaki ordu Hunları rahat bırakmaz, daha ileriye sürmenin yollarını arardı. Hunlar en verimli topraklarını Çinlilere kaptırdıktan sonra, verimsiz kuzey bozkırlarına çekilmek zorunda kalmışlardır. Diyebiliriz ki Çin Seddi, verimli topraklarla, verimsiz topraklar arasında da bir sınır teşkil etmektedir.

Çin Hanedanlığından sonra kurulan Han Hanedanlığı döneminde ise, durum bunun tam tersidir. Hunlar çok güçlüdürler. Hiçbir engel onları durduramaz. Bu dönemde Hunlar, diledikleri zaman Çin Seddi'ni aşmışlar ve Çin topraklarına girmişlerdir. Çinlilere kaptırdıktan He Han bölgesinde rahatça at koşturmuşlardır. Ch'in Shih Huang, ülkenin tüm gücünü Çin Seddi, saray, yol ve anıt mezar gibi yerlere harcadığı için, yeni kurulan Han Hanedanlığı çok yoksuldur. Yoksulluğun hangi boyutta olduğunu anlamak için, vereceğimiz örneğin yeterli olacağı kanısındayım. Han Hanedanlığı hükümdarının saltanat arabasına koşmak için aynı renkte dört adet at bulamazlar. Baş vezir ve generaller ise ancak öküz arabasına binebilmektedirler.

Hunlardan çekinen Çinliler, Hunlarla iyi geçinmeye çalışmışlar ve onlarla akrabalık ilişkileri kurmuşlardır. Onlara prensesler ve çeşitli hediyeler göndermişlerdir. Bu dönemde Hunlar ile Çinliler barış içinde yaşamışlardır. Zaten, Çin Seddi çok güçlü olan Hunlan durdurabilecek bir engel durumunda da değildir. Görüldüğü gibi, bu dönemde de Çin Seddi'nin savunmaya yönelik bir işlevi yoktur. Yapılan anlaşma gereği, Hunlar ile Çinliler arasındaki sınırı belirlemeye yaramaktadır.

Çin Hanedanlığı döneminde uygulanan sert yasalar, "bedenen çalışma yükümlülüğü“nün dayanılmaz boyutlarda arttırılması ve vergilerin çok yüksek olması nedeniyle, halk yaşadığı toprakları terk ederek kuzeye, baskı ve zulmün olmadığı bölgelere kaçmaya çalışmaktadır. Kaçmak isteyen halk için en büyük, engel, önlerinde yükselen Çin Seddi'dir.