Emlak Yöneticim

Dericilik

Dericilik

  Kâğıdın icadına kadar uzunca bir süre yazı malzemesi olarak kullanılan deri, insanlık tarihinde tekstilden de önceye dayanır. Batı Türkçesinde deri olarak ifade edilen sözcüğün aslı, eski Türkçe “Teri” den gelmektedir; en eski yazılı kaynaklardan, Uygur Türkçesiyle yazılmış “Irk Bitig” adlı kitapta geçer. Doğu Türkistan'da yazılmış olan bu yazılı kaynaklar, yapılan kazı çalışmaları ve ORTA ASYA'DA Pazırık Kurganlarından çıkartılan eserler ışığında deri kullanımını Türklerde çok ileri seviyede olduğu bilinmektedir. Zira yaşam biçimi hayvancılıkla iç içe olan eski Türkler; at koşum takımlarından yiyecek kaplarına, su kırbasından peynir, tereyağı tulumuna, kitap kabından elbiseye, terlik, sandık ve eyere kadar günlük hayatta kullandıkları pek çok şeyi, yenilebilir hayvanların derilerinden imal ediyorlardı. Atla iç içe olan yaşantıları pantolon ve çizme giymelerini zorunlu kılmış ve ona uygun olan deri pantolon, kuşak ve deri çizme ilk olarak Orta Asya Türk toplumları tarafından yapılmış ve kullanılmıştır. Oldukça zor ve çok aşamalı olan derinin tabaklanması işiyle deri kullanılabilir hâle getirerek, deriden muhtelif eşyalar ve giyim malzemeleri yapan Türkler, bu yönleriyle dünya toplumlarına öncülük ve örnek teşkil ederek dericiliğin dünyaya yayılmasını sağlamışlardır. 

   1071'de Anadolu'ya geldiklerinde dericilikte usta oldukları seviye, Selçuklularda, ahilik teşkilatının ve debbağların ( deriyi işleyen kimse ) piri olarak bilinen Ahi Evran öncülüğünde sürdürülmüş, özellikle cilt ve süsleme sanatlarıyla ününü dünyaya duyurmuş, Osmanlı'da ise zirveye ulaşmıştır. Öyle ki Fatih Sultan Mehmet, fetihler için gereksinim duyduğu deriyi Anadolu'dan temin etmeyi kolaylaştırmak için İstanbul Kazlıçeşme'de büyük bir deri üretim merkezi kurdurmuş ve 360 tane debbağhane- tabakhane (deri işlenen yer) inşa ettirmiş ve bu işin Osmanlıda ki temellerini atmıştır. Saraçhane'de Fatih Sultan Mehmet tarafından kurdurulmuştur.

Dericilik Sektöründe Üretim

   Deri, hemen hemen bütün üretim aşamalarında el emeğinin yoğun olarak kullanıldığı bir sektördür. Ayrıca standart bir biçime sahip olmadığı ve her zaman ihtiyaçlara uygun olarak hazır bulunmadığından, hammaddenin talepler doğrultusunda hazırlanmasın da sektörde önemli bir üretim aşamasıdır. 

   Üretiminde kullanılan teçhizatın yeniliği, ürünün kalitesini ve genel olarak verimliliğini etkilediğinden, Türk deri sektörü üretim teknolojisinde meydana gelen değişiklikleri yakından takip ediyor. Kullanılan teknoloji rakip ülkelerin birçoğuna göre ileri durumda. Önemli deri konfeksiyon ülkelerinden Çin, Hindistan ve Pakistan bu anlamda Türkiye'nin oldukça gerisinde yer alıyor. Öte yandan dünyanın en önemli deri üreticisi İtalya, Teknoloji, Moda ve Katma değer açısından Türk deri sektörünün kendine hedef edindiği ülkelerdendir. 

  Türkiye'de deri hammaddesi, deri konfeksiyon üreticilerinin ihtiyaçlarına ve kalite beklentilerine cevap vermede yetersiz olduğundan; sektör, %70-75 oranında ithalata bağımlı durumdadır. Diğer bir önemli üretim girdisi de işçiliktir. Toplam girdiler içindeki payı %15-20 dolayındadır. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Çin, Hindistan ve Pakistan deri üretiminde düşük ücret düzeyleri ve devletin uyguladığı sübvansiyonlar nedeniyle avantajlı konumdadır. 

  400.000 tonluk yıllık deri işleme kapasitesi bulunan sektörde, ihracatta tek pazara bağımlılık ve istikrarsız pazar hareketleri nedeniyle kapasite kullanım oranı düşük kalıyor. 1998 krizine takiben Rusya pazarında yaşanan kriz ve bavul ticaretinin durma noktasına gelmiş olması, sektörde üretim kapasitesini %30'lara kadar geriletti. 2000 yılından sonra Rusya piyasasının toplanma sinyalleri vermesi ve üreticilerinin Avrupa pazarında ihracat arayışlarını yoğunlaştırmaları sonucunda, sektör toparlanma sürecine girdi. 2002 yılından sonra ise deri ve deri mamulleri sektörü imalat sanayi üretimindeki %2.3'lük ve toplam sanayi istihdamındaki %1,5'luk payı ile ülke açısından hayati öneme sahip sektörlerden birisi haline geldi.

 HAYVANLARI ÖLDÜREREK YAPILAN İŞİN BEREKETİ OLMAZ.