Doğayla İç İçe Olmanın Önemi
Hayatın yoğunluğu, şehirlerin kalabalığı, teknolojiyle geçen saatler derken bazen doğayı tamamen unutuyoruz. Beton binalar arasında, trafikte, telefon ekranlarında kaybolup gidiyoruz. Oysa doğa, bize hem ruhsal hem de fiziksel olarak iyi gelen en doğal kaynaklardan biri. Ne zaman yorulsam ya da içim sıkılsa, biraz doğaya karışmak, bir parkta yürümek bile bana çok iyi geliyor.
Doğayla vakit geçirmek aslında çok basit ama etkisi büyük bir şey. Deniz kenarında oturmak, ağaçların arasında yürümek, kuş seslerini dinlemek, rüzgarı hissetmek… Bunların hepsi insanı rahatlatıyor. Özellikle stresli bir dönemden geçerken doğada geçirilen kısa bir zaman bile insanın kafasını boşaltmasına yardımcı olabiliyor. Bazen sadece gökyüzüne bakmak bile yetiyor.
Ben doğayı çocukken daha çok hissederdim. Mahallemizde boş arsalar, ağaçlar, kuşlar, toprak vardı. Şimdi çoğu yer apartman oldu, ama yine de elimden geldiğince doğaya yakın olmaya çalışıyorum. Özellikle hafta sonları yürüyüşe çıkmak ya da kısa bir piknik yapmak bana çok iyi geliyor. Hatta bazen telefonumu sessize alıp tamamen doğaya odaklanmak istiyorum. Çünkü sürekli bildirimler, mesajlar, haberler arasında yaşarken zihnimiz de çok yoruluyor.
Doğayla iç içe olmak sadece ruh sağlığı için değil, fiziksel sağlık için de faydalı. Temiz hava almak, hareket etmek, güneş ışığını hissetmek vücudumuz için çok önemli. Günümüzde birçok insan kapalı alanlarda, bilgisayar başında saatlerce oturarak çalışıyor. Bu da zamanla hem duruş bozukluklarına hem de hareketsizlikten kaynaklı sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Oysa doğada geçirilen vakit hem hareket etmemizi sağlar hem de bağışıklık sistemimizi güçlendirir.
Ayrıca doğaya saygı duymak, onu korumak da bizim sorumluluğumuz. Maalesef bazı insanlar doğayı sadece bir “piknik alanı” gibi görüyor ve arkasında çöp bırakıyor. Bu da hem çevreye zarar veriyor hem de o güzel yerlerin bozulmasına neden oluyor. Doğaya çıkıyorsak, onu temiz tutmak, zarar vermemek zorundayız. Gelecek nesillerin de bu güzelliklerden faydalanabilmesi için bizlerin duyarlı olması gerekiyor.
Sonuç olarak doğayla iç içe olmak, sadece keyifli bir aktivite değil, aynı zamanda hayat kalitesini artıran bir ihtiyaç. Kendimize ne zaman iyi gelmek istesek, çözüm çoğu zaman doğada saklı. Bir ağaç gölgesinde oturmak, toprağa basmak, kuşları izlemek… Bazen en iyi terapi hiçbir şeye para ödemeden, sessizce doğanın içinde bulunmak oluyor. Doğaya ne kadar yakın olursak, kendimize de o kadar yaklaşmış oluruz.