El Basir İsmi
Her şeyi hakkıyla iyi gören. [832]
"Gözler O'nu göremez; halbuki O, gökleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.' [833]
"Basîr" lügatta bilmek, sezmek, görmek, göz gibi manalara gelip, terim olarak Allah Tealâ'nın görmeye konu olan herşeyi görmesi demektir.
Sübhan, gözlerdeki karineleri, sadırdaki en gizli şeyleri anlar ve görür. O, bütün gizli işleribilir.
Eğer biz Allah'ın basir ve her şeyi gördüğünü biliyor ve anlıyorsak; o zaman her ne kadar onu görmesek de onu görüyormuşçasına O'na kulluk edip ibadet yapmamız gerekir.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Bir kimsede Allah'ın haramlardan alıkoyan Allah korkusu yoksa, Allah o kimsenin işlediği bir şeye önem vermez."
Bunun manası "Eğer Allah'a isyan etmek istiyorsa, onun görmediği yerde asi ol" demektir ki bu ise mümkün değildir. Çünkü ondan hali olunabilecek hiç bir yer ve zaman yoktur. Bunun için Allah'ın işlemiş olduğumuz her şeyi gördüğünü bilmemiz takva ve günahtan azade olmak için kâfidir.
"El-Basîr" ism-i şerifi Allah'ın kitabında 41 kere geçmektedir. Bunlar:
"O her şeyi işiten ve görendir", "O her şeyden haberdar ve her şeyi görendir", "O kullarını hakkıyla görür", "O işlediklerinizi görür", "O işlediklerinizi görür" şeklindedir.
"Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir. Allah yaptıklarınızı görendir." [834]
Görmeye konu teşkil eden herşeyi hakkıyla gören demektir. Allah Teâlâ, göklerdeki ve yeryüzünün bütün bölgelerindeki herşeyi, hatta en gizli olanlarını dahi görür. O'nun görme alanının dışında kalan hiçbir şey düşünülemez. Karanlık bir gecede, sert bir kayanın üzerindeki siyah bir karıncanın yürüyüşünü, onun iç ve dış bütün organlarını, aldığı besinin incecik organları içinde nasıl ilerlediğini görür. Ağaçların dalları ve damarlarından suyun geçişini ve bütün çeşitleriyle irili ve ufaklı bitkileri görür. Karıncaların, arıların, sineklerin hatta ondan daha küçük hayvanların damarlarını dahi görür. Büyüklüğünde, sıfatlarının kapsamının genişliğinde, azamet ve lutfunda, görülen ve görülmeyen herşeyden haberdar oluşunda akılları hayretlere düşüren Allah Teâlâ, her türlü eksiklikten ve kusurdan münezzehtir. O, gözlerin hain bakışını, göz kapaklarının açılıp kapanışını ve organların hareket edişini görür.
"O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor. Secde edenler arasında dolaşmanı da görüyor." [835]
"Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir." [836]
"Allah herşeyi müşahede eder." [837]
Yani O'nun ilmi, görmesi ve işitmesi bütün kainatı kuşatmıştır. [838]
Allahu teâlâ görür. Herkesin gizli, açık yapağını ve yapacağını görüp durmaktadır. Karardıklar O'nun görmesine engel olamaz. Kat kat karanlığa boğulmuş katran maddelerini ve suyu teşkil eden zerreleri görür, namütenahi avalimin herhangi bir noktasında hiç bir hâdise yoktur ki, Allah onu görmüş ve işitmiş olmasın.
Allahu teâlâ, insanları da görür ve işitir yaratmıştır. Görme ve işitme cihazlarının yaradılışındaki esrar nedir? Üzerinde bu kadar incelemeler yapıldığı halde indikçe derinleşen ve bir türlü sonu gelmeyen bu kadar ince san'at kudretini, gözü olanlara gösterip dururken, kendisinin görmemesi ve işitmemesi mümkün müdür? O, işitenleri, görenleri de yaratan ve onlar üzerinde istediği gibi tasarruf eden ve hiç benzeri bulunmayan tam ve kadîm bir Semi’ ve Basîr'dir. [839]
Biz Kullara Yaraşan:
Vaziyetimizi bilmeliyiz; ağzımızdan çıkanı da kulağımız işitmelidir. Tâ ki, Allah'ın sevmediği bir söz kaçırmayalım ve Allah'ın sevmediği çirkin vaziyetlere düşmiyelim ve şayet bu yüzden günâha girersek, derhal Allah'ın afv ve mağfiretine iltica etmeliyiz. [840]
Allah Her Lâhza Bîzimle Berâberdîr:
Allah'ın her hareketimizi gördüğünü ve her sözümüzü işittiğini mülâhaza etmek ve bu mülâhazayı mümkün olduğu kadar muhafazaya çalışmak insanı adam eder. Söz temsili: insan çok saygı gösterdiği büyük bir zâtın huzurunda bulunurken, tavırlarında, hareketlerinde ve konuşmalarında edep ve terbiye dışına çıkamaz. Başkaları tarafından teşvik edilse de çıkamaz, zorlansa da çıkamaz. Halbuki Allahu teâlâ büyükler büyüğüdür ve her lâhza bizimle beraberdir. O'nun göremiyeceği, işitemiyeceği bir şey de yoktur. Şu halde Allah'a isyana çağıranlara nasıl uyulur? [841]
[832] Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları :194. Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 88.
[833] En'âm, 6/103
[834] Hucurat: 49/18. Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları: 194-195.
[835] Şuara: 26/218-220
[836] Ğâfir: 40/19
[837] Burûc: 85/9
[838] Said el-Kahtani, Kur’an Ve Sünnette Esma-i Hüsna Şerhi, Uysal Kitabevi: 85.
[839] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 88-89.
[840] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 89.
[841] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 89.