Emlak Yöneticim

El Muhsi İsmi

El Muhsi İsmi

 Her şeyi tek tek bütün ayrıntılarıyla bilen[1187], Nâ-mütenâhî de olsa, bir bir her şeyin sayısını bilen. [1188]

"Her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olan Cenab-ı Hak ilmiyle her şeyi bilen, her şeyi ayrıntılı ve toplu olarak kuşatandır. O her şeyin gizliliklerine vakıf olan ve her şeyi tek tek ve bütün ayrıntılarıyla bilendir.

"El-Muhsî", "eşyayı bütün ayrıntılarıyla bilip iha­ta eden, insanların dünyada yapıp unuttuğu bütün işleri bir bir sayarak ahirette hatırlatan demektir" de­nilmiştir.

El-Muhsî, sözlükte "ardun muhsatun" yani "ça­kılı bol yer" demektir ki iyilikler sayılamazlar. Çünkü bu sayılamayan bir durumdur. Yani bu güç yetirilip zaptedilemez.

Ancak Allah sayılması mümkün olmayan bir şe­yi noksansız bilir.  Çünkü nâmütenahilik ona aittir.

Yaratılan ne kadar çok olursa olsun bir sonu vardır. Allah ise sonsuz ilim ve kudrete sahiptir.

Bu isim Kur'ân-ı Kerim'de isim kipiyle gelmemiş ancak Esmâ-i Hüsnâ ile ilgili hadiste yer almıştır. Kur'an-ı Kerim'de ise şu şekilde işaret edilmiştir:

"Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Râhmân'a gelecektir." [1189]

"Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz’da) sayıp yazmışızdır." [1190]

"Biz ise her şeyi bir kitapta sayıp yazmışız­dır." [1191]

Hakîkî nâ-mütenâhîlik Allahu teâlâ'ya mahsustur. Mahluk ne olursa olsun nâ-mütenâhî olamaz, fakat biz mübalâğa ma'nâsı ifâde etmek için bu kelimeyi mahlûk hak­kında kullandığımız olur. Bu hakîkî değil mecazîdir. Meselâ, deniz suyunun damlaları ve bu damların zerreleri ne kadardır? Elbette bir sayısı vardır. Lâkin bunu bilmek bizim idrâkimi­zin çerçevesine sığmaz. Çünkü bizim o zerreleri saymağa kud­retimiz yoktur. Bizim ölçümüze sığmayan bu sayıyı, muay­yen bir rakamla ifâde edemediğimizden nâ-mütenâhîdir deyip geçiyoruz. Allahu teâlâ ise her şeyi olduğu gibi görür ve bilir, yâni bütün mevcudatın toptan bir yığın hâlinde, birbirinden seçilmez, karışık bir şekilde değil, cinslerini, nevilerini, sı­nıflarını, fertlerini, zerrelerini birer birer saymış gibi gayet açık görür ve bilir. Allahu teâlâ, yerde ve göklerde her şeyin sayısını, nâmütenâhî de olsa, ihsâ ettiği gibi, müddet-i hayâ­tımızda ne kadar nefes alıp verdiğimizi de sayar, bilir. İyi, kö­tü bütün yaptıklarımızı, bir bir bilir ve her ne yapıyorsak bir bir defterimize, hesabımıza kaydeder. İcâbında bir bir ortaya kor ve söyler. Alîm, Habîr, Şehîd ism-i şeriflerinde olduğu gi­bi, bu isimde de, dostlarını teşvik, düşmanlarını tehdit var­dır. [1192] 

Kula Gereken Şey: 

Mademki bütün istediklerimizi Allahu teâlâ bir bir görü­yor ve biliyor, o halde yapacaklarımızı yaparken bunu düşün­mek, hayr veya şer, eğri veya doğru, iyi veya kötü olup olma­dığını hesâb etmektir. Hiçbir lâhza gaflet etmemek, her vakit­te, her nefeste, her harekette, her sükûnda kendini gözetip uya­nık bulunmak cidden büyüklüktür. [1193]

 

[1187] Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları: 262.

[1188] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 162.

[1189] Meryem: 19/93

[1190] Yasin: 36/12

[1191] Nebe: 78/29. Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları: 262-263.

[1192] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 162.

[1193] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 162-163.