F KLAVYE TARİHÇESİ
Türkçe için ideal bir klavye çalışmalarına başlayan ilk isim, bu çalışmaları Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde gerçekleştiren daktilo öğretmeni İhsan Sıtkı Yener'di. Bu sıralarda Ankara Üniversites ile New York Üniversitesi arasındaki işbirliği anlaşması çerçevesinde Türkiye'ye gelen Anthony R. Lanza ile Edwark Tutark Jr. de bu çalışmalara dahil oldu. New York Üniversitesi'nden gelen ekip yaptığı çalışmaları, finansmanlarını sağlayan Uluslararası İşbirliği İdaresi için yazdığı raporda özetledi.
2. Dünya Savaşı sonrasında, Amerika Birleşik Devletleri tarafından on altı ülkeye ekonomik destek sağlamayı öngören Marshall Planı çerçevesinde ülkenin yapacağı yardımları organize eden teşkilatların amacı, ekonomik yönden Türkiye'yi ileri götürecek projeleri desteklemekti. Hazırlanan rapora göre Türkçe yazıma uygun bir klavyenin geliştirilmesi ve bunun standart olarak kullanılması durumunda yılda 43.500 Türk lirası tasarruf edilecekti. Bu klavyenin oluşturulması için kurulan iki komisyondan ilki Türkçedeki harf sıklıkları ve ardışıklıkları, ikincisi ise parmakların fiziksel özelliklerini inceleyerek dizilimi konusunda çalıştı. Çalışmalar sonucunda hazırlanan klavye önce Devlet Malzeme Ofisine sunuldu.20 Ekim 1955'te ise Bakanlıklar arası Standardizasyon Komitesince bu klavye onandı.
Türkiye'deki tüm daktilo makinelerinin Milli Klavye'ye dönüştürülmesi, 1963 yılında Gümrükler Kanunu'na eklenmesi ve 1974 yılında Türk Standartları Enstitüsü tarafından "zorunlu standart" olarak onanmasıyla kesinleşti. Yıllar süren çabalara karşın Q klavye karşısında yaygın kullanılır hâle gelmedi.
10 Aralık 2013'te Başbakanlık tarafından Resmî Gazete'de yayımlanan bir genelgede, Türkçe'ye en uygun klavye olmasından ötürü F klavyenin kamu kurum ve kuruluşlarında yaygınlaştırılması için talimat verilerek, kamu kurum ve kuruluşlarında 2017 yılı sonuna kadar klavyelerin F klavyeye dönüştürülmesinin sağlanacağını bildirdi. 1955 yılında kısıtlı imkânlarla yapılan araştırma ve istatistiklerin, bilgisayar ortamında yeniden yapılandırılarak daha geniş bir araştırma yapılıp arada ne tür farkların olduğu ve F Klavyenin ne kadar bilimsel olduğunu tespit etmek üzere, 1996 yılında Doç. Dr. Işık Şifa Üstüner ve Güven Tanış (20)’ın yapmış olduğu ve 1996 Bilişim Fuarında bildiri olarak sunulan çalışmada; o yıllarda yapılan çalışmanın baştan savma olmadığı ve ne kadar bilimsel olduğu açıklanmıştır. Buna göre; 1955 yılında Türkçede geçen 29 bin 934 sözcükteki, 183 bin 596 harfin yüzde olarak yinelenme oranları ve 1996 yılında Türkçede geçen 250 bin 148 sözcükteki, 1 milyon 396 bin 651 harfin yüzde olarak yineleme oranları karşılaştırılmış ve ilk yapılan çalışmanın ne kadar bilimsel olduğu kanıtlanmıştır.Yapılan bir araştırmaya göre; F Klavyeyi 10 parmak yazan bir Türk ile Q Klavyeyi 10 parmak yazan Amerikalılara aynı İngilizce metin verildiğinde, Amerikalılar dakikada 32-35 sözcük yazarken; Türklerin 72 sözcük yazdıkları görülmüştür. Bu da F Klavyeyi, sadece Türkçe klavye olduğu için değil, bilimsel bir klavye olduğu için tercih edilmeli gerçeğini ortaya koymaktadır.
Temmuz 2011’de Paris’te yapılan “Dünya Bilgisayar Klavye Şampiyonalarında”, 30 dakikalık sürat şampiyonasında bir Türk genci, bir dakikada net 139 sözcük yazarak dünya şampiyonu olmuş ve yıllardır alınan şampiyonluklara bir yenisini daha eklemiştir. Türk dilinin fonetik özelliğine dayanarak, on parmakla yazma yöntemi için çok verimli bir standart Türk klavyesi var olduğu halde, Q Klavyeyi dünya standardı zanneden kullanıcılar, bilgisayar kullanımındaki verimsizliğin en büyük etkeni olmaktadır