Fındığın Türkiye'deki Tarihi
Fındık, Türkiye'nin en önemli tarım ürünlerinden biridir. Hem ekonomik hem de kültürel olarak büyük bir yere sahiptir. Bugün dünya fındık üretiminin yaklaşık %70'İ Türkiye tarafından karşılanmaktadır. Peki, bu değerli ürünün Türkiye'deki tarihi ne kadar eskiye dayanır? Fındığın Anadolu'daki geçmişi yaklaşık 2300 yıl öncesine, Antik Yunan ve Roma dönemlerine kadar uzanır. Karadeniz bölgesinde yapılan arkeolojik kazılarda fındık kabuklarına rastlanmıştır. Bu da gösteriyor ki insanlar o zamanlardan beri fındık tüketmektedir. Antik çağlarda fındık, sağlık verici bir yiyecek olarak kabul edilirdi. Özellikle Romalılar fındığı hem gıda hem de ilaç olarak kullanırdı.
Türkiye'de fındık üretimi özellikle Karadeniz Bölgesi'nde yoğunlaşmıştır. Ordu, Giresun, Trabzon ve Samsun gibi iller başta gelir. Giresun fındığı, tadı ve aromasıyla dünyanın en kaliteli fındıkları arasında gösterilir. Bu yüzden çikolata firması özellikle Giresun fındığını tercih eder.
Osmanlı döneminde fındık, padişaha sunulan kıymetli hediyeler arasında yer alırdı. Ayrıca fındığın yağı da yemeklerde ve cilt bakımında kullanılırdı. O dönemde fındık sadece bir atıştırmalık değil, aynı zamanda önemli bir ticaret ürünüydü. Cumhuriyetin ilanından sonra da fındık üretimi devlet tarafından desteklenmiştir. 1930'lu yıllarda kurulan Fiskobirlik [ Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği], üreticinin fındığını koruyan ve değerini belirleyen önemli bir kurum olmuştur.
Bugün Türkiye'de milyonlarca insan geçimini fındıktan sağlar. Her yıl ağustos ayında yapılan fındık hasadı, adeta bir festival havasında geçer. Köylerde insanlar hep birlikte tarlalara gider, imece usulüyle fındık toplanır. Bu da fındığın sadece ekonomik değil, sosyal olarak da ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Fındık, aynı zamanda enerji verici özelliğiyle bilinir. Eskiden uzun yolculuklara çıkan insanlar yanlarına mutlaka kuruyemiş olarak fındık alırlardı. Çünkü hem tok tutar hem de enerji verir.
Sonuç olarak, Türkiye'de fındık sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda da kültürel, ekonomik ve sosyal bir mirastır. Bu küçük ama değerli yemiş, binlerce yıldır Anadolu topraklarında yetişiyor ve gelecekte de önemini koruyacağa benziyor.
