Emlak Yöneticim

İcra Hukukunda Haciz

İcra Hukukunda Haciz

Haciz

     Borçlu, ödeme emrini aldıktan sonra, borcu kabul edip ödeyebilir. Bu durumda takibe devam edilerek borçlunun malları haczedilemez. Ancak, borçlu ödeme emrine itiraz etmez ya da itiraz ettikten sonra, bu itirazın hükümden düşürülmesi sebebiyle takip kesinleşir ve borçlu borcunu öderse, yine haciz yapılmaz. 

     Takibin kesinleşmesine rağmen borç ödenmez ise takibin bir sonraki aşaması olan borçlunun mallarının haczi söz konusu olacaktır. Haczin amacı, borçlunun mallarını paraya çevirerek alacaklıyı tatmin etmektir. Bunun dışında hacizli malların alacaklıya devri söz konusu olamaz. 

     Haciz, para alacaklarının ödenmesini sağlamak için, icra dairesi tarafından, borçluya ait mal ve haklara hukuken el konulması şeklinde tanımlanabilir. Bu tanımdan hareketle haciz, para alacaklarının ödenmesini sağlamaya yöneliktir; ancak borçlunun malvarlığı üzerinde uygulanabilir; borçluya ait olan ve paraya çevrilmesi mümkün olan mal ve haklar üzerinde uygulanabilir; haciz işlemi icra organı olan icra dairesi tarafından gerçekleştirilir; haczin geçerliliği için, kural olarak, borçlunun malvarlığına fiilen el koyma gerekmeyip hukuken el koyma yeterlidir. 

     İcra ve İflâs Kanunumuzda hacizden farklı isimlerle bahsedilmiştir.

     Kanunda haciz denildiğinde öncelikle, takip prosedüründe takibin kesinleşmesinden sonra satıştan önceki aşamayı ifade eden ve satış talep etme imkânı veren kesin haciz akla gelir. Kanunda, kesin haciz içerisinde, ayrıca; hacze iştirak söz konusu olduğunda belirli şartlarda uygulanan ilave haciz ve satış aşamasında satılan malların alacağı karşılamaması halinde uygulanan tamamlama haczi de düzenlenmiştir. 

     Kesin haciz dışında, itirazın geçici kaldırılması aşamasında söz konusu olan ve kesin hacze dönüşmedikçe satış hakkı vermeyen geçici haciz; Kesin hacze dönüşmedikçe satış imkânı vermeyen, takip hukuku içerisinde para alacakları için kabul edilmiş bir geçici hukuki koruma olan ihtiyati haciz şeklinde iki haciz türü daha bulunmaktadır. 

     Gerek geçici haciz gerek ihtiyati haciz, her ikisi de kesin hacze dönüşmedikçe, satış imkânı vermemekle birlikte iki farklı haciz türüdür. Geçici haciz takibin bir aşamasıdır, ihtiyati haciz ise takipten önce veya sonra talep edilebilecek olan bir geçici hukuki korumadır.

    Haciz Talebi: Kesin haciz isteyebilmek için takip kesinleşmiş olmalıdır. Ancak, takibin kesinleşmesinden sonra da icra dairesi haczi, kendiliğinden uygulayamaz, alacaklının talebi. Haciz talep edebilmek için borçlunun mal beyanında bulunmasını beklemek gerekmez. gerekir. Takibin kesinleşmesi sonunda alacaklı icra dairesinden yazılı veya tutanağa geçirilecek şekilde sözlü olarak veya UYAP üzerinden elektronik imza ile imzalamak suretiyle elektronik ortamda haciz talep eder. Alacaklı bu talebiyle birlikte haciz için gerekli giderleri ödemelidir

     Alacaklı haczi, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde istemelidir. Şayet ödeme emrine itiraz söz konusu ise, alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep ettiği veya iptal davası açtığı tarihten itibaren bu kararların kesinleşmesine kadar geçen zaman veya icra dairesinde taraflar taksit sözleşmesi yapmışlarsa, taksit sözleşmesinin ihlâline kadar geçen zaman bu sürenin hesabında dikkate alınmaz. Alacaklı süresinde haciz istemez veya haciz talebini geri aldıktan sonra, bir yıllık süre içinde yenilemezse, takip dosyası işlemden kaldırılır. Burada sadece dosya işlemden kaldırılır, icra takibi son bulmaz. Bu sebeple, alacaklı işlemden kalkan takip dosyasını yenileyebilir; aynı dosya üzerinden haciz isteyebilir. Bu durumda yalnızca alacaklının yenileme talebi borçluya tebliğ edilir. Ayrıca, ilâmsız takiplerde yenileme talebi üzerine, borçludan yeniden harç alınır; ancak, bu harç ve giderler, takip sonunda haksız çıksa da borçluya yükletilmez.

     Haczin Uygulanması: Haciz için yetkili icra dairesi, takibin yapıldığı icra dairesidir. Fakat haczedilecek mallar, takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yerden başka bir yerde ise, yetkili icra dairesi, malların bulunduğu yerin icra dairesine bu konuda yazı yazar. Mallar o yer icra dairesi tarafından haczedilir ve hacze ilişkin şikâyetler istinabe olunan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır. Bununla birlikte hukuki yardıma (istinabeye) ilişkin bu hüküm, resmi bir sicile kayıtlı mallarla alacak ve ücret hacizlerinde uygulanmaz. Resmi sicile kayıtlı mal başka yerde ise, takibin yapıldığı icra dairesince kaydına işletilmek üzere yazı yazılmak suretiyle doğrudan haciz yapılabilir. Örneğin, taşıt siciline kayıtlı bir otomobil icra dairesinin yetki çevresi dışında olsa bile, doğrudan taşıt siciline yazı yazılarak haciz yapılabilir. Bunun için sicilin bulunduğu yer icra dairesinin istinabe edilmesine, yani hukuki yardım talep edilmesine gerek yoktur. Ancak bu durumda da hacizli malların muhafazası için işlem yapılacaksa, yine istinabe yoluna başvurulacaktır. Ayrıca alacak ve ücretlerin haczinde de icra dairesi, istinabe yoluna başvurmadan, ilgili kişi veya yerlere doğrudan tebligatta bulunur. 

     İcra müdürü, haciz talebinden itibaren üç gün içinde haczi yapmalıdır. Borçlu, haciz sırasında malların bulunduğu yerde ise, haciz huzurunda yapılır. Borçlu o yerde olmamakla birlikte, hemen bulunması mümkünse araştırılır, bulunamazsa veya hemen bulunması mümkün değilse, haciz borçlunun yokluğunda yapılır. Borçlu haciz sırasında bulunur ve borcunu hemen öderse, haciz yapılmaz. Bunun dışında borçlunun haczin uygulanmasına engel olması söz konusu değildir.

     İcra müdürü, haczedilecek malı görüp inceler ve malın haczedilip haczedilmeyeceğine karar verir, haczi kabil malları haczeder, haczedeceği malların kıymetini takdir eder ve bu konuda gerekirse bilirkişiye başvurur. Ancak uygulamada Yargıtay kararları nedeniyle icra memurları, malın haczedilip haczedilmeyeceğine karar verirken takdir yetkisine sahip değildir. İcra memurunun o malın haczedilebilir olup olmadığını takdir etmeksizin haczi yapması, buna karşı borçlu ya da ilgililerin şikâyet yolu ile hacze karşı koyması kabul edilmekteydi. Ancak 6352 sayılı Kanunla 82. maddede yapılan değişiklikle, icra memurunun haczedilecek şeylerin haczinin caiz olup olmadığını takdir yetkisine sahip olduğu açıkça kabul edilmiştir. Böylelikle icra memuru, haczi talep edilen mal ve hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirebilecek ve bu konudaki talebin kabulüne veya reddine karar verebilecektir. İcra memuru bu takdir yetkisini kullanırken haciz tutanağında takdir yetkisini neden o yönde kullandığının gerekçesini de bildirecektir. 

     Borçlu haciz sırasında, talep edilirse kilitli yerleri açmaya ve mallarını göstermeye mecburdur. Bu yerler icabında zorla açtırılır. İcra müdürü, borçlunun üzerinde altın, gümüş, para, kıymetli evrak ve diğer kıymetli şeyleri sakladığını anlar ve borçlu bunları vermemekte direnirse, şahsına karşı zor kullanabilir. İcra müdürünün gerek borçlunun şahsına, gerekse mallarına karşı zor kullanma yetkisi bulunmaktadır. Bu konuda tüm kolluk kuvvetleri, icra müdürünün yazılı talebi üzerine ona yardım etmek ve emirlerini yerine getirmek zorundadır. Köylerde, köy muhtarları da bu emirleri yerine getirmek zorundadır. Aksi halde bu kimseler cezalandırılır. 

     İcra müdürü, taşınır ve taşınmaz malların haczi söz konusu olduğunda mahallinde bir haciz tutanağı tutar. Tutanakta nelerin bulunması gerektiği İİK’nun 102. maddesinde belirtilmiştir. Haczi kabil hiç mal bulunamaz veya haczedilen mallar alacağı ve giderleri karşılamaya yetmezse, bu hususlar da tutanağa yazılmalıdır. Bu şekilde tutulan tutanak, aciz belgesi hükmündedir. Haciz tutanağı hacizli şeyler hakkında ispat vasıtası olup ancak bu şeyler hakkında haciz hükümleri uygulanır ve borçlunun yetkileri sınırlanmış olur. Hukuken haciz, kural olarak haciz tutanağının tam olarak tutulması ile gerçekleşmiş olur. 

     Haciz tutanağının bir örneğinin haciz sırasında bulunmayan alacaklı veya borçluya tebliği zorunlu değildir. Fakat alacaklı ve borçlu icra dairesinden bu tutanağın bir örneğini isteyebilir. Ayrıca, icra dairesi tutanağı tebliğ etmek zorunda olmamakla birlikte, haciz sırasında hazır bulunmayan ve adlarına Tebligat Kanunu hükümlerince tebligata ehil kimse de bulunmayan alacaklı veya borçluya, tutanağı üç gün içinde incelemeleri ve diyecekleri varsa bildirmeleri için davetiye gönderilir. Bu davetiyeye uygulamada “103 davetiyesi” denilmektedir.