İhtiyati Haciz
İhtiyati Haciz Nedir?
İhtiyati haciz, bir borç ilişkisinde alacaklı olan tarafın alacağını güvence altına almak ve alacağı tahsil edebilme kabiliyet ve imkanının artırılabilmesi için öngörülmüş olan geçici ve koruyucu nitelikte bir hukuki müessesedir. Esasen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunumuzun 257. maddesi ile 268. maddeleri arasında düzenlenmiş olan ihtiyati haciz, borçlunun mal kaçırması endişesini taşıyan alacaklılar açısından çok önemli bir hukuki koruma mekanizması teşkil etmektedir.
İhtiyati haciz uygulaması ile alacaklıların haklarının korunması için borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisi sınırlanır; ancak ihtiyati haciz, tek başına alacaklıya bu malların satışını talep etme hak ve yetkisini vermemektedir. Bu durumun gerekçesi, ihtiyati haczin temel amacı, konusu ve niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati haciz: öncelikle alacağın tahsilini güvence altına almayı ve böylece alacaklının haklarını korumayı amaçlayan geçici bir önlemdir. Dolayısıyla ihtiyati haciz, bizzat alacağın varlığını kesin olarak ispatlayan ve bu alacağın tahsil edilmesini sağlayan bir hukuki prosedür olmaktan ziyade, var olduğu yaklaşık olarak ispat edilen olası bir alacağın tahsilini güvence altına alan bir hukuki güvence mekanizmasıdır.
Bu anlamıyla ihtiyati haciz uygulaması: İleride, gelecekteki bir zaman diliminde tahsil edilmesi gerekecek olan bir alacağın, vakti gelince(gerekli yasal prosedür işletildikten sonra) tahsil edilebilme niteliğinin kaybedilmemesi amacıyla yürütülür. Aşağıda, ihtiyati haciz uygulamasının niteliğine ve esaslarına ilişkin paylaşacağımız bilgiler ile birlikte bu hususun somutlaşacağı ve hukukçu olmayan okurlarımız açısından daha net bir şekilde anlaşılabileceği kanaatindeyiz.
İhtiyati Haczin Şartları
*İhtiyati haczin birçok şartı bulunmaktadır. Bunlar:
*İhtiyati haciz talebinin para alacağına ilişkin olması,
*İhtiyati haciz talebine konu para alacağının rehinle temin edilmemiş olması,
*Kural olarak ihtiyati haciz talebine konu para alacağının vadesinin gelmiş olması ya da İİK 257/2. maddesinde yer alan şartlardan birinin mevcut olması,
*Alacağın varlığına ve ödenmeme riskine ilişkin yaklaşık ispat sağlamaya ve yeterli kanaat oluşturmaya elverişli delillerin sunulmuş olması,
*Kural olarak alacağın bir ilama dayanmadığı hallerde, alacaklı tarafından teminat verilmesi(İİK 259/3. maddesi gereğince: Alacak ilam niteliğinde bir belgeye dayanıyorsa, teminat alınıp alınmayacağı hususu mahkemenin takdirindedir)
şeklinde sayılabilir.
Alacaklı tarafından ihtiyati haciz talebinde bulunulması durumunda, ihtiyati hacze karar verilebilmesi için borç ve alacak ilişkisinin varlığının açıkça ve tartışmasız bir şekilde ispat edilmesi gerekmemektedir. Sunulan delillerin, borcun varlığını yaklaşık olarak ispat etmesi yeterlidir. Bu husus, aşağıda "c) İhtiyati Haciz Talebi" başlığımız altında detaylı olarak işlenmiştir.
İhtiyati Haciz Talebi
İhtiyati haciz kararı alınabilmesi için alacaklı tarafından görevli ve yetkili mahkemeye ihtiyati haciz kararına hükmedilmesi talebiyle başvuru yapılır. İhtiyati haciz talebinde bulunan alacaklı, dilekçesi ekinde borç ilişkisini ve alacağın varlığını yaklaşık olarak ispat etmeye elverişli delillerini de mahkemeye sunmalı ve yukarıda saymış olduğumuz ihtiyati haciz şartlarının varlığını ortaya koymalıdır. İhtiyati haciz, tek başına maddi anlamda kesin hüküm oluşturmamaktadır. Bu nedenle alacaklının alacağını yaklaşık olarak ispat etmesi, ihtiyati hacze karar verilebilmesi açısından yeterli kabul edilmektedir.
Bakınız Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/18235 E., 2018/731 K. sayılı kararında: "2004 sayılı İİK'nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ''alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması'' yeterlidir. Mahkemenin ''alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından'' anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. Bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, somut olayda ihtiyati haciz talep eden vekilince sunulan sözleşme ve ihtarname de gözetilerek, talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde talebin reddi doğru görülmemiştir." ifadeleriyle, uygulamada yaklaşık ispatın yeterli olduğu ve kesin ispatın sağlanmasının gerekmediği hususu açıkça ortaya konulmuştur.