Emlak Yöneticim

İslam Hukukunda Birleşik Sözleşmeler (Akd-i Mürekkeb)

İslam Hukukunda Birleşik Sözleşmeler (Akd-i Mürekkeb)

İslam hukukunda sözleşmeler (akid/ʿaqd), iki veya daha fazla taraf arasında hak ve borç doğurmak üzere yapılan meşru anlaşmalardır. Klasik fıkıh sisteminde akitler genellikle müstakil (bağımsız) yapılar olarak ele alınmıştır. Ancak günümüzde ve klasik literatürde az da olsa, birden fazla akdin birlikte veya birbirine bağlı şekilde düzenlenmesi durumu söz konusu olabilir. Bu tür yapılar, birleşik sözleşmeler (ʿukūd-i mürekkebe) olarak tanımlanır.

Birleşik sözleşmeler, modern finansal işlemlerde, özellikle İslami finans uygulamalarında önemli bir yer tutar. Ancak bu tür sözleşmelerin meşruiyeti, İslam hukukunun ilkeleri çerçevesinde tartışmalı olabilir. Bu çalışmada birleşik sözleşmelerin tanımı, türleri, klasik fıkıh mezheplerine göre değerlendirilmesi ve çağdaş yaklaşımlar ele alınacaktır.

1. Birleşik Sözleşmelerin Tanımı

Birleşik sözleşme, iki veya daha fazla sözleşmenin aynı anda ya da birbirine bağlı şekilde yapılmasıdır. Bu yapı, aynı belge içinde birden fazla akdin yer alması, bir akdin diğerine bağlı kılınması, veya birden fazla akdin birbirine sonuç itibariyle bağlı olması gibi şekillerde ortaya çıkabilir. İslam hukukunda bu tür akitler, özellikle "iki akdi bir akitte birleştirme (beyʿatān fī beyʿin)" yasağı bağlamında değerlendirilmiştir.

2. Klasik Fıkıhta Birleşik Sözleşmeler

2.1. Hanefî Mezhebi

Hanefîler, birden fazla akdin bir arada yapılmasını, bu akitlerin her biri meşru olmak şartıyla prensipte geçerli görmüşlerdir. Ancak bir akdin diğerini feshetmesi veya gayrimeşru bir şart içermesi durumunda birleşik akit batıl sayılabilir. Mesela bir satış akdine kira veya rehin şartı eklenmesi durumunda, bu şartlar ana akde zarar vermemelidir.

2.2. Mâlikî Mezhebi

Mâlikîler, farklı türden akitlerin aynı sözleşme içinde yer almasına oldukça temkinli yaklaşmışlardır. Özellikle faiz (ribâ) şüphesi doğuracak şekilde yapılan birleşik akitleri yasaklamışlardır.

2.3. Şâfiî Mezhebi

Şâfiîler de, iki akdin tek akitte birleştirilmesini yasaklamışlardır. Özellikle "iki satış bir satışta" yasağını, akdin bâtıl olması sonucunu doğuracak şekilde anlamışlardır.

2.4. Hanbelî Mezhebi

Hanbelîler de Şâfiîler gibi, birden fazla akdin aynı anda yapılmasına karşı çıkmışlardır. Ancak çağdaş Hanbelî âlimleri bu konuda daha esnek görüşler geliştirmiştir.

3. Birleşik Sözleşme Türleri

  1. Satış + Kira (Beyʿ + İcâre): Bir mülkün satışı ile kiralanmasının aynı sözleşmede yer alması.
  2. Satış + Rehin (Beyʿ + Rahn): Satılan malın bedeli ödenene kadar rehin tutulması.
  3. Murabaha + Vekâlet: Alıcının satıcıyı kendisi adına mal alması için vekil tayin etmesi ve daha sonra o malı karla satın alması.
  4. İcare + Hibe: Kullanım hakkının kiralanması ile birlikte hibe edilen unsurların olması.

4. İki Satış Bir Satışta (Beyʿatān fī beyʿ) Hadisi

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) "Bir satışta iki satış yapmayın." (Ebû Dâvûd, Büyûʿ, 54) hadisi, birleşik sözleşmelerin temel yasak gerekçelerinden biri olarak görülür. Bu hadis, bir akdin diğerine bağlanması veya iki farklı şartlı satışın aynı anda yapılması halinde doğacak ribâ ve gharar (belirsizlik) gibi sakıncalar nedeniyle yasaklanmıştır.

5. Çağdaş Yaklaşımlar

Günümüzde İslami finans kurumlarında birleşik sözleşmeler sıkça kullanılır. Özellikle Murabaha, İcara Sukuk, İstisna‘ gibi sözleşmelerde çoklu akitler birleştirilmektedir. Bu durum klasik fıkıh anlayışlarıyla çelişebilir, ancak modern ihtiyaçlara cevap verebilmek için bazı çağdaş âlimler, aşağıdaki şartlarla birleşik akitleri caiz görmüştür:

  • Akitlerin her biri meşru olmalı.
  • Akitler arasında ribâ veya gharar doğuracak bir bağ olmamalı.
  • Akitler arasında cebir veya aldatma bulunmamalı.
  • Taraflar açık irade beyanıyla rıza göstermeli.

Uluslararası Fıkıh Akademisi (Majmaʿ al-Fiqh al-Islāmī) gibi kuruluşlar da, zaruret ve maslahat ilkesi çerçevesinde bazı birleşik sözleşmelere cevaz vermiştir.

6. Eleştiriler ve Tartışmalar

Birleşik sözleşmelerin meşruiyeti konusunda iki temel yaklaşım vardır:

  • Katı Yaklaşım: Klasik mezhep görüşlerine bağlı kalınarak bu tür akitlerin yasaklanması gerektiği savunulur.
  • Esnek Yaklaşım: Maslahat, zaruret ve çağın ihtiyaçları gözetilerek, temel ilkelere aykırı olmayan birleşik sözleşmelerin caiz olabileceği savunulur.

Birleşik sözleşmeler, klasik fıkıhta sınırlı olarak tartışılmış ancak çağdaş uygulamalarda önemli bir yer edinmiştir. Meşruiyetleri tartışmalı olmakla birlikte, İslam hukukunun temel ilkelerine (ribâ yasağı, gharar yasağı, şeffaflık, rıza) aykırı olmamak kaydıyla bazı türlerinin geçerli sayılabileceği yönünde görüşler gelişmiştir. Bu noktada hem klasik fıkhın ilkelerini hem de çağdaş ihtiyaçları gözeten bir denge yaklaşımı önem arz etmektedir.