Kadına Şiddette Türkiye
Kadına yönelik şiddet, hem kadının hem de sahip oldu ğu ailesinin yaşam standardını tehdit eden ve bunun ötesinde toplumsal yaşam üzerinde negatif etkileri fazla olan önemli bir sosyal sorundur. Bu soruna çözüm arama süreci ise tüm toplumların üze rinde öncelikle durduğu bir konudur. Türkiye‘de de kadına yönelik uygulanan şiddet sorunu ve buna çözüm arama süreci yakın zaman diliminde gerek sivil gerekse de kamu kuruluşlarının ele aldığı önemli bir problem olmasına karşın bu konuda yapılan akademik ve sayısal çalışmaların sayısı sorunun karşılığında son derece kısıtlıdır.
Şiddet, kavram olarak farklı bakış açılarıyla değerlendirilebilen bir kavramdır. Bu bakış açılarına göre bir eylem belli bir zamanda ve toplumda şiddet olarak kabul edilebilirken, aynı eylem başka bir zaman da ve toplumda meşru kabul edilebilir. Bu nedenle şiddetin bir olgu olarak yaygınlık bulduğu alanlar bu bakış açılarına göre anlam bul maktadır. Bunda şiddeti ortaya çıkaran nedenler kadar şiddete meşruluk kazandırmaya çalışan kültürel değerler de belirleyici olmaktadır. Örneğin kitlesel hareketlerde, savaşlarda karşılaşılan kitlelere yönelik şiddet ile sivil yaşamda bireylere yönelik şiddetin algılanışı değişebilmektedir. Çoğu zaman şiddet ya içgüdüsel ve bu nedenle toplumsallaşma sürecinde çok az değişen, ya da sadece ve sadece çevre etkenlerinden kaynaklanan bir davranış olarak görülür.
Kadına Yönelik Şiddet kavramı, dünya sağlık örgütü tarafından “kadının bedensel bütünlüğüne sırf kadın olduğu için yapılan her türlü fiziksel, cinsel veya psikolojik müdahaleler sonucunda kadının zarar görmesi ve toplum içinde ya da özel hayatında kadına baskı uygulanılarak özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanması şeklinde tanımlanmıştır. Günümüzde yaygın olarak rastlanan kadına yönelik şiddet, insan hakları sorunu olduğu gibi bir halk sağlığı sorunu içeriğinde de kabul edilmeye başlanmıştır. Kadına yönelik şiddet, kadının fiziksel, cinsel ya da psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan hareketlerdir. İster kamusal, ister özel alanda olsun kadına yönelik her türlü baskı yöntemi şiddettir. Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne göre, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, bir kadına sırf kadın olduğu için yöneltilen ya da oransız şekilde kadınları etkileyen şiddettir.
Türkiye’nin İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Marmara Bölgesinde herhangi bir nedenle şiddet gördüğü belgelenmiş 200 kadın ile yüz yüze görüşülerek elde edilen veriler kullanılmıştır. Bu sayı çalışmanın yapıldığı bölgelerde şiddete maruz kaldığını ifade eden ve kayıt altına alınan tüm yığını ifade etmektedir. Hazırlanan anket formunda demografik bilgiler, kadınların ekonomik durumlarını ifade edecek sorular, herhangi bir yardım kurulu şundan destek alıp almadıkları alt kategorilerle sorulmuştur. Bunun yanında kadınların çalışma ve sosyal yardım görüşlerini almak üzere hazırlanan 14 önermeye katılıp katılmadıkları 5’li ölçeğinde sorulmuştur.
Türkiye’de Kadına Yönelik Aile içi Şiddet Araştırması, kadına yönelik şiddetle mücadele etmek ve kadına yönelik şiddet ile mücadele eden paydaşların güçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla 2013-2014 yıllarında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilmiş ve T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmüştür4. Bu araştırma, ülke genelini temsil eden en geniş örneklemli ikinci araştırma olup, 2008 yılında gerçekleştirilmiş olan aynı isimli araştırmanın özellikle nicel aşaması açısından bir takip araştırması niteliği taşımaktadır. İlk araştırmada olduğu gibi temel göstergelerin Türkiye geneli ve 12 istatistiki bölge için üretilebileceği bir örneklem tasarımı izlenmiş ve 2008 araştırması soru kağıdında yer alan modüller korunmuştur. Ayrıca bu araştırmada ilk araştırmada yer almayan ısrarlı takip, eş ve birlikte olunan erkek dışındakiler tarafından eğitimin ve 15 yaşından sonra çalışma hakkının engellenmesi, Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan bazı kanun maddeleri ile 6284 sayılı Kanun’da yer alan seçilmiş tedbir kararlarından haderdar olma konularında da bilgi toplanmıştır. Bu araştırmanın nitel aşaması, 2008 araştırmasının nitel aşamasından farklı olarak tasarlanmıştır. Araştırmada şiddete maruz kalmış ve mücadele için kurumsal başvuruda bulunmuş kadınlar ile kadına yönelik aile içi şiddet nedeniyle ceza almış erkekler 2008 araştırmasından farklı olan hedef gruplardır.