Emlak Yöneticim

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HAKKINDA ÖRNEKLERLE BİR İNCELEME

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HAKKINDA ÖRNEKLERLE BİR İNCELEME

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda örnek olarak; bir kamera kayıt sistemi tarafından kayıt altına alınan görüntüler, bireylerin tanınabilir olması halinde kişisel veri kapsamında alınabilir. Telefon ve internet bankacılığı sisteminde, müşterinin görüntü ve ses kaydının alınması kişisel veri olarak kabul edilir. Buna karşın bir şirketin ticaret unvanı ya da adresi gibi tüzel kişiliğe ilişkin bilgiler, gerçek bir kişiyle ilişkilendirilmediği durumlarda kişisel veri sayılmamaktadır.  Kişisel veri sayılabilmesi için bilginin, kimliği belirli ya da belirlenebilir gerçek bir kişiye ilişkin olması gerekmektedir.

Kişilerin adı ve soyadı tek başına kişisel veridir ve gerçek bir kişiyi belirleyebilir. Ancak ad ve soyad her zaman gerçek bir kişiyi belirlemek için yeterli olmayabilir, bazı durumlarda gerçek kişiyi tespit edebilmesi için ad ve soyadı ile birlikte başka bilgilere de gerek duyulabilir. Dolayısı ile kişisel veri nitelemesi için her olay özelinde ayrı ayrı değerlendirme yapmak gerekebilir. Takma isimler, lakaplar tek başına veya başka kaynaklarla birleştirildiğinde kişiyi tanımlamaya yetecek nitelikte ise bu tarz veriler kişisel veri olarak kabul edilir.

Kişisel verileri işleme faaliyeti hangi sebebe dayanırsa dayansın tüm veri işleme faaliyetleri belirli ilkelere uygun olarak gerçekleştirilmelidir. Bunlar, Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun da benimsediği ilkeler olup; hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma, doğru ve gerektiğinde güncel olma, belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme, işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma, ilgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmeden ibarettir.

Elektronik ticaret sitelerinin, alışveriş yapan kişinin ad, soyad ve adres bilgilerini işlemesi meşru amaç kapsamındayken, anne kızlık soyadı veya kan grubu gibi işlemle ilgisi bulunmayan bilgileri işlemesi meşru amaç kapsamında değerlendirilemeyecektir.

Uygulamada sık sık bankacılık işlemleri yapılmakta olup banka görevlilerinin işlemle ilgisi bulunmayan sorularının yanıtlanmaması gerekmektedir. Örneğin Kredi kartı başvurusunda bulunan kişiden, sosyal ve aile hayatındaki tercihlerine yönelik bilgi talep edilmesi ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturur, burada meşru amaçtan bahsedilemez.

Belirtmek gerekir ki kişisel veri işlenmesi ile ilgili olarak yasal mevzuatta açık bir hüküm varsa bu açık hükme istinaden kişisel verilerin işlenmesi mümkündür. Misal olarak, İş Kanunu gereği işçilere ait özlük bilgilerinin tutulması bir yükümlülük olup işverenin bu noktada hak ve sorumluluğu söz konusudur. Bankacılık Kanunu uyarınca bankalar nezdinde bazı müşteri bilgilerinin işlenmesi zorunluluk olup bankanın bu noktada hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Yine Gelir Vergisi Kanunu gereği, gayrimenkulünü kiraya verenlerin, vermek zorunda olduğu yıllık beyanname kapsamında kendisine ait kişisel verilerin Maliye Bakanlığının ilgili birimlerince işlenmesinde kanuna aykırılık bulunmamaktadır.

Herhangi bir şekilde kamuoyuna açıklanmış kişisel veriler, ancak ilgili kişinin kamuya açma amacıyla bağlantılı olmak koşuluyla işlenebilir. Misal, avukatların görevleri gereği kişisel verilerine kartvizitlerinde yer verilmesi gerekmekte olup bir avukatın kartvizitini verdiği kişi, sadece hukuki konularda danışma ve benzeri bir amaçla avukatın GSM numarasını kullanabilir. Bu GSM numarasına reklam ve kampanya içerikli mesaj gönderilmesi veya arama yapılması avukatın irade beyanına aykırı olduğundan meşru amaç sorunu ile karşı karşıya kalınır.

Örneklerden ve ilkelerden anlaşılacağı üzere halihazırda kişisel veri konusu, oldukça hassas ve dikkat gerektiren bir husustur. Gerek kişisel verilerini paylaşanların gerekse de bu verileri işleyenlerin yasal mevzuata uygun davranması, sonradan ortaya çıkması mümkün mağduriyetlerin önüne geçecektir.

“…Köşe yazarı olarak çalışan katılanın, sanığın genel yayın yönetmenliğini yaptığı gazetede yazdığı köşesinde kullanılan fotoğrafının, katılanın rızası olmadan arkadaşlık sitesine konulması eyleminin, TCK’nın 136. maddesinde düzenlenen, kişisel verileri hukuka aykırı olarak yayma suçunu oluşturacağı…” YCGK ESAS NO: 2012/12-1510 KARAR NO: 2014/331