Emlak Yöneticim

Ödeme Emri ve Ödeme Emrine İtiraz

Ödeme Emri ve Ödeme Emrine İtiraz

Ödeme Emri ve Ödeme Emrine İtiraz

     Ödeme Emri: Takip talebini alan icra dairesi, takip talebine uygun bir ödeme emri düzenleyerek borçluya gönderir. İcra müdürünün alacağın varlığını, nereden kaynaklandığını, vadesini veya şarta bağlı olup olmadığını, zamanaşımına uğrayıp uğramadığı gibi hususları araştırma yetkisi yoktur. 

     Ödeme emrinde nelerin bulunacağı İcra İflâs Kanunu’nun 60. maddesinde belirtilmiştir. Ödeme emri temelde iki bölümden oluşur. Bunlar, takip talebinde yer alan alacaklıya, borçluya ve takip konusu alacağa ilişkin kayıtlar (yani taraflara ve alacağa ilişkin bilgi) ile ihtar kısmıdır.

     Takip talebinde yer alan kayıtlar dışında ihtar kısmında, • Borcun ve giderlerin yedi gün içinde ödenmesi, • Borçlunun bir itirazı varsa bunu yedi gün içinde icra dairesine bildirmesi, • Yedi gün içinde itiraz edilmediği ve borç da ödenmediği takdirde aynı süre içinde mal beyanında bulunulması, mal beyanında bulunulmazsa, hapisle tazyik olunacağı, ayrıca mal beyanında bulunulmaz ya da gerçeğe aykırı mal beyanında bulunulursa hapisle cezalandırılacağı, • Borç ödenmez veya itiraz edilmezse, takibe devam edileceği hususları yer alır. 

     Bu ihtarda yer alması gereken hususlar tam olarak belirtilmezse borçlu bunun sonuçlarına da katlanmaz. Örneğin, ihtarda yer almazsa, borçlunun mal beyanı sebebiyle cezalandırılması mümkün değildir. 

     İcra müdürü, ödeme emrini borçlu sayısından bir fazla düzenler. Bu ödeme emrinden birisi icra dairesindeki dosyaya konur, diğeri ise borçluya tebliğ edilir. Nüshalar arasında fark bulunursa borçluya tebliğ edilen nüsha esas alınır. 

     Ödeme emrinin hüküm ve sonuçları, ödeme emrinin borçluya tebliği ile doğar. İcra memuru, yerine getirmesi gereken bir konuda, ödeme emrini kanuna uygun göndermezse borçlu şikâyet yoluna başvurabilir. 

     Borçlu usulüne uygun gönderilmiş bir ödeme emrine süresi içinde itiraz edebileceği gibi etmeyebilir de. Borçlu ödeme emrine itiraz ederse takip durur, takibin durması için borçlunun başkaca bir işlem yapmasına gerek yoktur. Duran takibe devam edebilmek için, alacaklının bu itirazı hükümden düşürmesi gerekir. Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, ödeme emri, dolayısıyla takip kesinleşir. 

     Ödeme emrine İtiraz etmeyen borçlu iki şekilde davranabilir: • Borçlu borcunu tamamen öderse takip sona erer. • Takibe itiraz etmeyen borçlunun borcunu ödememesi durumunda, yedi günlük itiraz süresi içinde mal beyanında bulunması gerekir. Borçlu borcunu ödemez ve mal beyanında da bulunmazsa veya gerçeğe aykırı mal beyanında bulunursa, hem mal beyanında bulunmamaktan (veya yalan beyanda bulunursa yalan beyanda bulunmaktan) dolayı alacaklının şikâyeti ile cezalandırılır hem de icra takibine devam edilerek borçluya karşı haciz istenebilir. Mal beyanında bulunulması takibe devam edilmesine engel oluşturmaz. Mal beyanında bulunulmaması da takibe devamı engellemez, mal beyanında bulunulmasa dahi takibe devam edilebilir.

     Ödeme Emrine İtiraz: Borçlu, kendisine gönderilen ödeme emrine karşı, borcun doğmadığı, borcun sona erdiği, zamanaşımına uğradığı, vadesinin gelmediği, şarta bağlı olduğu veya senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı, borcunun ödeme emrinde belirtildiği kadar olmadığı gibi itirazları bulunuyorsa, bunları ödeme emrine itiraz yoluyla icra dairesine bildirmelidir. İtiraz, imzaya itiraz ve borca itiraz şeklinde ikiye ayrılır. 

     İmzaya İtiraz: Alacaklının bir adî senede dayanarak takip yapması durumunda, borçlu bu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde itiraz ederse bu, imzaya itirazdır. Resmî senetler için bu şekilde itiraz mümkün değildir. Takibin dayanağı bir resmî senet ise ve altında borçlunun imzası bulunmakla birlikte borçlu, bu imzanın kendisine ait olmadığını iddia ediyorsa, bu durumda ödeme emrine imzaya itiraz şeklinde karşı koyamaz, yapacağı şey genel mahkemelerde bir sahtelik davası açmaktır. 

     Borçlu, imzaya itirazını ayrıca ve açıkça belirtmelidir; aksi halde senet altındaki imzayı kabul etmiş sayılır. Örneğin, sadece borca itiraz etmiş olan veya itirazından imzaya itiraz ettiği anlaşılamayan borçlu, takip konusu senet altındaki imzayı ikrar etmiş sayılır.

     Borçlu sadece imzaya itiraz edebileceği gibi, imzaya itirazıyla birlikte borca itirazını da ileri sürebilir. Ancak, imzaya itirazla birlikte ileri sürülen borca itirazın birbiriyle çelişmemesi gerekir. 

     Borca İtiraz: Borçlunun imzaya itiraz dışındaki diğer tüm itirazları, borca itiraz niteliğindedir. Bu itirazlar maddi hukuktan kaynaklanan itirazlar olabileceği gibi takip hukukundan kaynaklanan itirazlar da olabilir. Örneğin, borcun ödendiği, zamanaşımına uğradığı maddi hukuka ilişkin bir itirazken, icra dairesinin yetkisine ya da derdest bir takip bulunduğuna ilişkin itiraz takip hukukundan kaynaklanan bir itirazdır.

    Borçlu borca itiraz ederken, bunu ayrıca ve açıkça belirtmek zorunda değildir; sadece “itiraz ediyorum” demesi yeterlidir. Ancak borca “kısmî itirazda” bulunan borçlunun, itiraz ettiği borç miktarını ayrıca ve açıkça belirtmesi gerekir; aksi halde ödeme emrine itiraz etmemiş sayılır. Örneğin, “borcum bu kadar değildir, itiraz ediyorum” şeklindeki itiraz, geçersizdir. Bununla birlikte, itirazdan, itiraz edilen kısım anlaşılabiliyorsa, bu durumda da kısmî itiraz kabul edilmelidir. Özellikle senette tahrifat yapılarak borç miktarının değiştirildiği yönünde yapılan itirazlarda, tahrifat yapılan miktarla asıl miktar çoğu zaman anlaşılabilmelidir. 

     İtiraz Sebepleri ile Bağlılık: Borçlu itirazda bulunurken sebep bildirmek zorunda değildir. Ancak, borçlu bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı olup kural olarak bunları daha sonra değiştirip, genişletemez. İcra dairesinde yapılan itirazlarda, itiraz sebepleri ile bağlılık, sadece itirazın kaldırılması için icra mahkemesinde yapılan incelemede geçerli olup, itirazın iptali için genel mahkemelerdeki yargılamada geçerli değildir

     Borçlu, hiç bir sebep bildirmeden sadece itiraz etmişse ve takip adi bir senede dayanıyorsa, senetteki imzayı ikrar etmiş sayılır; daha sonra imzayı inkâr edemez. 

     İtirazında sebep bildirmeyen ya da belirli sebeplere dayanan borçlu, daha sonra icra mahkemesinde itirazın kaldırılması aşamasında, sadece alacaklı tarafından ibraz edilen senet metninden anlaşılabilen borca itiraz sebeplerini ileri sürebilir; bunun dışında yeni bir itiraz sebebi ileri süremez.