Emlak Yöneticim

ÖZGÜRLÜK ve ADALET

ÖZGÜRLÜK ve ADALET

Özgürlük ve adalet... İki kelime olmasına rağmen, anlamlarının koca bir hayatı kapsadığı insan hayatında doğruyu ve yanlışı seçmekte büyük önem kapsamaktadır.
İnsan doğar, büyür, yaşar... Ama insanlar gerçekten özgür ve adil bir dünyada mı yaşar? İşte bu sorunun cevabını almak her zaman bu kadar kolay ve net olmaz. Çünkü içinde yaşadığımız bu dönemlerde, sistemin bize dayattıklarıyla birlikte ne tam anlamıyla özgür ne de tam anlamıyla gerçekten adaletli bir düzende yaşıyoruz. 

Şu dönemlerde etrafımıza baktığımız zamanlarda büyük bir çelişki ve karmaşayla karşılaşıyoruz. Bir yanda ağır suçlar işlemiş insanlarla, insan hayatlarına zarar vermiş kişilerin ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaştığını; diğer yanda ise sadece fikirlerini söyleyen, özgür düşüncelerini paylaşan, barışçıl bir şekilde yürüyüşe katılan ya da haksızlığa karşı ses çıkaran öğrencilerin ve insanların özgürlükleri ellerinden alınarak yıllarca cezaevinde tutulduğunu görüyoruz. Bu sistemi görünce insan ister istemez "Özgürlük ve adalet kimler için var?" düşüncesine kapılıyor.

Yaşadığımız ülkede suç işleyenlerin serbest bırakıldığı, dürüst ve düşüncelerini paylaşan diğer insanların cezalandırıldığı bir düzen varsa, bu ülkede adaletten söz etmek imkânsızlaşır. Masum gençlerin hayalleri, idealleri sadece özgür düşüncelerini dile getirdikleri için bastırılıyorsa; işte o vakitten sonra özgürlük cümleleri sadece kitaplarda kalan bir kavram olur. Oysa gençlik, sorgulamakla, üretmekle, hayal kurmakla güzeldir. Fakat yaşadığımız ülkede gençlerin özgürce düşüncelerini paylaşması, bir şeyler hakkında konuşması, fikir sunması istenmemektedir. Adeta gençler susturulmaktadır. Konuşan gençler ya tehdit ediliyor ya da susturulmaya çalışılıyor. Bu durum gençlerin adalete olan inancını kırıyor. Çünkü hak aradığında karşılığında baskı görmen, insanı susturmakla kalmaz, umutlarını da tüketir. Adaletin amacı insanları susturmak değil, yaşanabilir bir toplum kurmaktır. Ama bizde maalesef bu anlam çoktan unutulmuş gibi görünüyor.

Ben ve ülkemizde yaşayan diğer gençler bu durumları gördükçe hem korkuyoruz hem de geleceğimiz için endişe ediyoruz. Çünkü yaşadığımız sistemde özgürlükleri kısıtlanılan ve adil davranılmayan insanlar, özgürlüğü elinden alınan her birey, yaşadığımız ülkede toplumu bir kez daha karanlığa itiyor. Özgürlük sadece "konuşma hakkı" değil, aynı zamanda korkmadan yaşama hakkıdır. Adalet ise sadece mahkemelerde değil, sokakta, okulda, hayatın her anında var olmalıdır.

Yine de bu karanlığın içinde bir umut var. Çünkü hâlâ ses çıkaranlar, haksızlığa göz yummayanlar, susmayı reddedenler var. Belki azınlıktayız, belki çok güçlü değiliz ama doğru bildiğimiz yoldan dönmedikçe bu düzen değişebilir. Gerçek özgürlük ve adalet bir gün gerçekten herkes için sağlanana kadar sesimizi kısmadan, yılmadan mücadele etmek zorundayız. Çünkü biliyoruz ki susarsak sıra bize gelir.

Biz gençler artık adil bir düzende yaşamak, korkmadan özgürce konuşmak, fikirlerimizi, düşüncelerimizi, yaşam tarzlarımızı özgürce paylaşmak istiyoruz. Bir ülkede gerçek adalet ve özgürlük yoksa, o ülkenin gelişmesi de ilerlemesi de mümkün değildir. Bu yüzden susmamak, korkmamak ve haksızlığa karşı durmak hepimizin görevidir.