Emlak Yöneticim

Takımyıldızı

Takımyıldızı

TAKIMYILDIZI 

Takımyıldız, gökyüzünün (veya gök kürenin) bölündüğü 88 alandan her birine verilen isimdir. Terim genellikle, yanlış bir biçimde, görünüşte birbiriyle ilgili gözüken yıldız gruplarını tanımlamak için kullanılır.

Bazı ünlü takımyıldızlar, çeşitli nesnelere benzetilen parlak yıldız düzenlerine sahiptir. Örnek olarak, bir avcı figürünü çağrıştıran Avcı Takımyıldızı (Orion) ve aslan figürü çağrıştıran Aslan Takımyıldızı (Leo) verilebilir. 

Klaudyos Batlamyus'un resmi; 16. yüzyıl modern Alman stilinde kitap kabartması

Eski gök bilimciler bu şekilleri efsanelerdeki belirli hayvanlara ve kahramanlara benzetmiş ve bunların tanrılarca gökyüzüne çıkarıldıklarına inanmışlardır. Takımyıldızların büyük bölümünü, eski Yunanlar ve Romalılar adlandırmıştır, ama onlar da bu adları Babilliler'den almış olabilirler.[kaynak belirtilmeli] Takımyıldızların oluşturduğu bu şekiller geceleri gökyüzünde incelenecek olursa, gözlemlenen şekillerin benzetilen nesnelerle arasındaki ilişkiyi fark etmek kolay olmayabilir.[kaynak belirtilmeli]

Gökyüzü ve takımyıldızlar

Uranometria'daki Avcı takımyıldızı gravürü.

Yıldızlı bir gökyüzünün karanlık bir gecede gözlemi, ilk bakışta çok büyük bir düzensizlik izlenimi uyandırır. Görülen sayısız yıldız içinde, daha parlak yıldızlar göze çarpar. Bunlar, daha zayıf parıltılı gök cisimlerini işaretlemek veya gökyüzü olaylarının yerini belirlemek için değerli karşılaştırma noktaları oluşturur. Antik Çağdan bu yana yıldızlar, mitolojik kişiler veya hayvanlarla özdeşleştirilen karakteristik şekiller, yani takımyıldızlar biçiminde gruplandırılmıştır. Ancak çağdaş astronominin gerekli gördüğü noktalar, gökyüzü koordinat sistemlerinin kesin şekilde tanımlanmasıyla sonuçlanmıştır. Böylece gök cisimlerinin gökyüzündeki konumu duyarlı olarak belirlenebilir, bu da, gözlem aletlerini, incelenmek istenen gök cisimlerine doğru çabucak yöneltmeye imkân verir.

Takımyıldızların gece boyunca gökyüzünün gök küre kutbu adı verilen bir noktası çevresinde blok halinde yer değiştirdikleri görülür. Kuzey Yarı Küre'de bu nokta çıplak gözle görülebilen bir yıldıza çok yakındır; bu nedenle söz konusu yıldıza Kutup Yıldızı adı verilir.[kaynak belirtilmeli] Birçok gece tekrarlanan bir gözlem, gökyüzü bütününün bu dönüşünün, Dünya'nın kutuplarıyla çakışan bir eksen (Yerküre'nin ekseni) çevresinde, 24 saatten biraz daha az bir sürede gerçekleştiğini gösterir. Gerçekte ise, Dünya kendi çevresinde döner. Bununla birlikte buradan, gökyüzünün, belli bir yerdeki görünümünün değişmez olmadığı ortaya çıkar; saatler geçtikçe doğuda bazı yıldızlar belirir, ufuk çizgisi üzerinde yavaş yavaş yükselir ve sonra, batıda batarak gözden kaybolur. Gökyüzünün görünümü enlemlere göre de değişir.

Yıldızları adlandırma

Yıldızların eski adları, ait oldukları takım yıldızlarla özdeşleştirilmiş mitolojik şekillerdeki konumlarını hatırlatıyordu: Aslan'ın gözü, Büyük Ayı'nın kuyruğu gibi. En parlak yıldızlar, çoğu Arapça kökenli olan özel adlarını korumuştur: Sirius, Rigel, Aldebaran, Deneb...

Takımyıldızların bazılarının ve Güneş’in kendi mitleri bulunur.[1] Bunların ölülerin ruhu ya da tanrılar oldukları düşünülürdü. Örneğin Umacı yıldızının Gorgon Medusa’nın gözünü temsil ettiğine inanılırdı.

1603'te, Alman J. Bayer, Uranometria'sında, o zamandan bu yana evrensel olarak benimsenen basit ve akılcı bir adlandırma sistemi ortaya attı. Her takımyıldızda, en parlak yıldıza α ile, parıltı derecesi bundan hemen sonra gelen β ve bunu izleyen γ ile (... vb) belirtildi. Yunan alfabesi tükendiğinde, Latin alfabesi, sonra da sayılar kullanıldı. Sonunda yalnız en parlak yıldızlar adlandırılır oldu. Astronomi aletleriyle görülebilen ve fotoğrafı çekilebilenlerin, referans kataloglarındaki sıra numaralarıyla yetinilmektedir. Bir yıldızın uluslararası adı, bunu belirten harf veya sayının arkasına, ait olduğu takım yıldızının Latince adının genitifi veya resmî kısaltması konarak elde edilir; α Ursa Major veya α UMa...[2][3]

Takımyıldızlar

Adları Antik Çağ mitolojisinden miras kalan takımyıldızların, gökyüzünü, aralarında uzlaşmışçasına 88 bölgeye ayrıldığı kabul edilir.

İlk uygarlıklardan bu yana, gökyüzü gözlemcileri, en parlak yıldızları daha kolay bir şekilde işaretlemek için bunları, gökyüzünde çizdikleri şekillere göre bir araya getirmeyi düşündüler. Böylece; mitolojik kahramanlar, hayvanlar veya nesnelerle özdeşleştirilmiş takımyıldızlar doğdu. Takımyıldızlara, Yunan mitolojisinden alınmış adlar verme düşüncesinin, MÖ III. yüzyılda Makedonya kralı Antigonos Gonatas'ın sarayında hekim ve ozan olan Aratos'dan çıktığı sanılmaktadır. Gök kürenin kuzey yarı küresinin haritası, II. yüzyılda Ptolemaios tarafından hazırlanan ve 48 takımyıldızı kapsayan haritaya dayanır. Astronomların Güney Yarı Küre'nin gökyüzünü çok daha geç dönemlerde gözlemleyebilmeleri nedeniyle, güney takımyıldızların belirlenmesi çok daha yakın tarihlere rastlar. Bunları, XVII. yüzyılda özellikle Bayer ve Hevelius, sonra XVIII. yüzyılda Lalande ve La Caille adlandırdılar ve daha çok kuş veya bilimsel alet adları kullandılar: Tavus, Tukan, Mikroskop, Sekstant, Oktant vb.

Uzun süre takımyıldızların sınırları belirsiz kaldı. Dürbün ve teleskobun bulunmasından sonra, bu aletlerle keşfedilen çok sayıda düşük parıltılı yıldız kataloğa alınırken birtakım güçlüklerle karşılaşıldı. Bu dönemde kimi astronomlar eskileri hiçe sayarak, akıllarına estiğince yeni gök cismi şekilleri belirleme yoluna bile gittiler. Böylece, XIX. yüzyılın sonunda, 108 takımyıldız sayılıyordu ve bunların sınırları üstünde tam bir uzlaşma yoktu. 1925'ten bu yana gökbilimde dünyanın en yetkili kuruluşu olan Uluslararası Astronomi Birliği, gökyüzünü 88 takımyıldıza böldü. Bunların her biri, yalnız adını aldığı parlak yıldızlar grubunu değil, aynı zamanda, enlem ve boylamlarla da sınırlanan ve resmî olarak Latince adıyla veya üç harflik bir kısaltmayla belirtilen bir gökyüzü bölgesini de kapsar. Bu takımyıldızların en büyüğü, 1 303 derece karelik Dişi Ejderha ve en küçüğü, 68 derece karelik Güney Haçı'dır.