Emlak Yöneticim

Ticaretin Çıkışı

Ticaretin Çıkışı

Ticaret, malların/ürünlerin üretim sürecinden tüketimine kadar geçen zamanda, ekonomik değer taşıyan başka nesneler ile değiştirilmesi, alışı ve satışı anlamında kullanılmaktadır. Ticaretin insanlık tarihindeki ilk şekli takastır. Takas yöntemi ile, mal ve hizmetler birbiri karşılığında değiş tokuş edilir. Günümüzde ise artık değişim aracı olarak para kullanımının keşfedilmesi insanlık tarihinin erken dönemlerine dayanmaktadır. Pek çok tarihçi ticaretin, iletişimin doğuşunu takiben takas yöntemiyle başlamış olduğunu düşünmektedir.

Ticaretin ortaya çıkış nedeni, insanın ihtiyaçlarını karşılama arzusudur. Üretimin ve kaynakların kısıtlı olmasından dolayı insan, kendinde olmayan mal veya hizmeti bir başkasından sağlamak istemiş, bunun için de kendinde bulunan mallar ile değiş tokuş yapmaya başlamıştır. Daha sonra iş bölümünün gelişmesi ve ticari malların çeşitlerinin artması ile, ortak bir değişim aracına ihtiyaç duyulmaya başlamıştır. Böylelikle ekmek, altın, fasulye, inci gibi mallar, para gibi bir değişim aracı olarak kullanılmaya başlamıştır.

Paranın keşfi, ticaretin kolaylaşmasını ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Taşımacılığın ve iletişimin de gelişmesi ile birlikte ticaret bugünkü halini almıştır. Bu gelişim sırasında da içinde bulunduğumuz ekonomik sistem gelişmiş, ticareti düzenleyici kanunlar yapılmıştır. Günümüzde ticaret, ekonominin merkezinde yer almaktadır.

Ticaret kavramı, günümüz ticaret eğitiminde kullanılan anlamı olan; “Malların ticaret yapmak amacıyla alımı ve tam bir işlem ve muameleye tabii tutmadan satımı (mal ticareti)”, şeklindeki tanımı ilk olarak 19. yüzyılının başında kullanılmıştır. Rudolf Seyyfert’e göre mal ticareti; malın satışı, nakliyesi ve yeniden paketlenmesidir ve bu hizmetler ticaretin belirleyici temel işlevleridir.” Ticari işletmeler, bu temel işlevleri ve başka ticari faaliyetleri; a) sektörel, b) sınırlı ya da tam olarak, c) kendi adına, d) bütün risklerini üstlenerek yapan kuruluşlardır ve bu kuruluşlar tedarik ve pazarlama konusunda işin uzmanlarıdır.

Anılan tanımlar ticaretin pazar ekonomisindeki özel anlamını vermemektedir. Bu tanımlama, ticaretin pazar ekonomisindeki anlamı ile daha açık bir şekilde vermektedir: “Ticaret, çeşitli malların sunulduğu sürüm ve satış pazarı ile mal ve hizmet talebini karşılayan tedarik pazarının devamlı ve eşzamanlı işleyişidir.” (Schenk 2007, s. 16). Bu yüzden ticaret, diğer hiçbir ticari sektörde olmadığı gibi, pazar ekonomisinin temel unsurudur. Ticaret, soyut-düşünsel değil, somut hizmet ve ürün değişiminin gerçekleştiği pazarlar yaratır. Bu tanım, yerleşik ticaret ve mekâna bağlı olmayan katalog üzerinden alışveriş ve sanal ticaret için de geçerlidir.

Bunların dışında, dar anlamda, ticaret yapan kuruluşlar dışında da, ticaret benzeri iş yapan kuruluşlar mal değişiminde yer alır. Bu kuruluşlara örnek; ticari temsilcilikler, komisyon kuruluşları ve komisyonculardır.

Ticaret ya da mal değişimi; malların farklı üreticilerden veya teslimatçılardan alınarak nakliyesinin yapılması, depolanması ve daha sonra, bir araya getirilen malların bir işlemden geçirilmeden, ya toptan ticaret şirketlerine ya da perakende ticaret ile uğraşanlara satılmasını kapsar. Ticaret ile ilgilenen kimse veya şirket normalde sadece kâr etmek amacıyla çalışır. Ticaretin serbest piyasa ekonomisindeki etkinliğinin gerçekleşmesi, mal pazarları, tedarik pazarları, rekabet pazarları ve iç pazarların işleyişi ve organizasyonu ile mümkündür. Bu, her ticaret kurumu için aynıdır. Üretim işinden farklı olarak ticarette yeni mal üretilmez, ancak bazı iş kollarında ürünler işlenerek geliştirilebilir. Ürünün zenginleştirilme işlemine tabi tutulması haricinde, ticaret sektöründe iş yapan bir kuruluşu, hizmet sektöründe iş yapan bir kuruluştan ayıran en büyük özellikler; malların depolanması, stoklanması ve sürüm şeklidir.

Mal ticaretinin yanı sıra, para, hizmet veya bilgi ticareti de yapılmaktadır. Ticaret, genelde, üretim sektörüyle (zanaat) ya da hizmet sektörü ile (değerli kâğıt) bağlantılı olarak karşımıza çıkar. Genelde bir yerde az, başka yerde de çok olan mallar ile ticaret yapılır. Bunun sebebi de doğal kaynakların sadece bazı bölgelerde bulunması, üretim – tüketim ilişkisi ya da bir ürünün sadece bir yerde ve çokça üretilmesidir. Küreselleşme ve toplum ihtiyaçları, ticarette, tedarik ve pazarlama uzmanlarının pazarlara uygun organize bir şekilde çalışmalarını gerektirmektedir.

Hukuksal olarak ticari ortakların anlaşmalar imzalamaları gerekmektedir. Ticaret yapan ortaklar arasında ticari ilişki bulunur. Ülke içinde yapılan iç ticaret ile ülkeler arası yapılan dış ticaret arasında farklılıklar söz konusudur. Avrupa Birliği içerisindeki ticari ortaklar arasında yapılan ülkeler arası ticaret AB-iç ticareti olarak kabul edilir.

Modern ticaret
Ticaret, ulusal ekonomide belirleyici bir hacme sahiptir. Aynı zamanda, bir ülke veya AB gibi ülkeler topluluğunun sınırları içerisinde gerçekleşen İç Ticaret, ülkelerin birbirleri ile yaptıkları sınır ötesi ticaret olan Dış Ticaret ve Transit Ticaret ile aynı öneme sahiptir. Malların yurt dışına satılmasına İhracat, yurt içinde yabancı malların satılmasına ise İthalat denmektedir.

İç ticarette, toptan ticaret ve perakende ticaret olmak üzere iki tür vardır. Toptan Ticaret yapana toptancı, perakende ticaret yapana da perakendeci denir. Toptancılar, üretici ve perakendeci arasında aracılık yapan, depolama, taşıma, dağıtım gibi faaliyetlerle uğraşan büyük ölçekli işletmelerdir. Perakendeciler ise malları küçük miktarlar halinde satan işletmelerdir. Perakende ticaret, malların doğrudan doğruya tüketicilere satılmasıdır. Bunlar müşterilerin alım kapasitesine, bağımsızlığına, müstakil ve ticari anlaşmalara bağlı ticarete göre belirlenmektedir. Ticaret eyleminin yerine bağlılık konusunda da sabit ticaret, seyyar ticaret ve elektronik ticaret (E-ticaret) olarak birbirinden ayrılmaktadır.

Bir ülkede, ihracat ithalattan fazla ise dış ticaret fazlasından söz edilir. İhracatın bir ülkeye katkısı, ülkeye para akışını sağlamasıdır; ancak sakıncası ise, ihracatın yapıldığı ülkelerin ekonomik esenliklerine olan bağlılıktır. Bundan dolayı, bir ülkede meydana gelen bir ekonomik kriz diğer bir ülkeye sıçrar. Ucuz işgücü ülkelerinden yapılan ithalatın muğlâk etkileri vardır: Bir taraftan ülke içinde tedarik ucuzlar; ancak diğer taraftan da rekabet eden yerli üreticiler pazardaki yerleri kaybedebilirler.

Ülkede ithalatın ihracattan fazla olması durumunda da dış ticaret açığı ortaya çıkar. Ülkede bulunmayan ürünlerin dışarıdan temin edilebilmesi ithalatın temel olarak sağladığı avantajdır. Örneğin; Bir ülkede bulunmayan hammadde ve ülkede yetişmeyen meyvelerin başka yerlerden getirtilmesi gibi. Ancak, başka ülkelere ve onların teslimatlarına bağımlı durumda olmak ithalatın en büyük dezavantajıdır. Bu durum, özellikle, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) petrol üretimini ciddi bir şekilde azaltması ve patlak veren petrol krizi ile oldukça belirginleşmiştir.

Dış Ticaretin anlamını ve sağladığı kazançları açıklamak için, bir yandan teknolojik farklılıklar ya da kaynak donanımından (Heckscher-Ohlin-Theorem) dolayı karşılaştırmalı üstünlükler konsepti, diğer yandan da henüz tamamlanmamış rekabet ve dış ticaret ile ilgili teoriler ön plana çıkar.

İç ticaretin anlamını ve önemini açıklamak amacıyla birçok konsept geliştirilmiştir. Bunlardan en önemlileri; iş bölümü konsepti, karşılaştırmalı maliyet avantajı teorisi, karşılaştırmalı fayda avantajı teorisi, ticaret işlevi teorisidir.

Modern ticaret, genel anlamda köklü yapısal değişimlere uğramakta ve ekonomi alanında başka hiçbir alanda görülmeyen bir dinamik oluşturmaktadır (Ticarette değişim). Son on yıl içinde, makro ekonomik ticari dinamikler, aşağıdaki köklü değişimleri yaşamıştır.

Ekonomi alanındaki değişim (işbirliği, birleşme, rasyonalizasyon, işletme karşılaştırması ve işletme danışmanlığı, selfservis)
Teknoloji alanındaki değişim (Teknikleşme ve bilgisayarlaşma, modernleşme ve elektronik ticaret)
Organizasyon ile ilgili değişim (işletmesel, işletmeler arası ve işletmeler üstü yeniden organizasyon)
Bilgi alanındaki değişim (elektronik ortamda bilgi üretimi ve yönetimi, elektronik medyanın işletme içi ve işletmeler arası kullanımı)
Sosyal alandaki değişimler (sosyal bütünleşme, esneklik ve kooperatif yönetim şekli)

Ticarette etik
Tüm beşeri işlerde olduğu gibi, ticarette de ahlaksal bakış açıları tartışılmaktadır. Sosyal ve ekolojik olarak kabul edilebilir bir model olarak karşımıza çıkan Adil Ticaret bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Adil ticarette, üreticiden tüketiciye varıncaya dek bütün ticari aşamalar, ahlaksal bir bakış açısı ile değerlendirilir; özellikle de, gelişmekte olan ülkelerde, tarım üreticilerinin adil bir bedel almaları gözetilir. Ancak, Adil Ticaret kavramı, normal ticaretin adaletsiz veya daha az adil ticaret olarak algılanmasına yol açabilir, böylece ticarete karşı olan “önyargı geleneğinin” devam etmesine neden olur.

Şüphesiz, modern ticaret yönetiminde, pazar katılımcılarını (alış ve satış) belirlemek ve onların kararlarında etkili olabilmek amacıyla başarılı tedbirler alınmakta, psikotaktiksel ve stratejik pazarlama teknikleri kullanılmaktadır. Raflarda malı rahatça alabilmek için bırakılan boşluklar, kelepir mal reyonları, büyük alış-veriş sepetleri, sakinleştirici fon müziği ve günlük hayatta karşılaştığımız bunlara benzer birçok durumda, satış oyunları etik olarak düşünülemez, aksine kısıtlayıcı bir güdümleme olarak kabul edilir. Satın alma, tuzaklar ve hilelerle değil de, alıcıyı ikna etme yolu ile veya alıcının özgür iradesi ile verdiği karar doğrultusunda gerçekleştiği sürece etik söz konusu olur.

Küreselleşme bağlamında ticaret
Günümüzde, dünya ticareti, karşımıza küreselleşme bağlamında çıkmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü önderliğinde, Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması ile gümrük engelleri kaldırılarak serbest mal ve hizmet akışı teşvik edilmektedir. (Anlaşmanın amacı: İthalat vergilerini azaltmak, uluslararası ticaretin önündeki tüm engelleri kaldırmak ve ticarette ayırımcı uygulamalara son vermek, bkz. Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması). Ancak, bu serbest ticaret politikası tartışmalı bir konudur. Küreselleşme eleştirmenleri, bu durumda, az gelişmiş üçüncü dünya ülkelerinin mağdur duruma düşürüldüğünü ve ülkelerin mülki yönetimlerinin de ihlal edildiğini (bağımsızlık kaybı) görmektedirler.

Teorinin yanı sıra tecrübeler de uluslararası mal değişiminin refah seviyesini artırdığı kanıtlanmıştır. 1950’li yıllardan beri dünyada yoksulluk ve açlık tehdidi altında olan insanların sayısında devamlı bir düşüş yaşanmıştır. Serbest ekonominin temel düşüncesi çok çeşitli olsa da zaman içerisinde yaşanan krizler, rüşvet ve devletlerin müdahaleleri ile kısıtlanmıştır. Ticarete izin vermek yerine, birçok alan, serbest ticaretin avantajlarına odaklanmaktadır. Bazı ekonomiler, üçüncü dünya ülkelerinin sadece gelişim fonlarından yapılacak başlangıç yardımı ile birinci dünyaya yükselme (ilerleme) sağlanabilirdi. Buna göre, ilk önce altyapının oluşturulması ve halkın parasının biriktirilmesi gerekir.

Günümüzde küreselleşme düşüncesi iç ticarette de yer edinmiş durumdadır. Ülke içerisinde sıkı rekabet düşüncesi, modern ulaşım ve nakliye olanakları, güvenilir ödeme ilişkileri ve dünyayı çevrelemiş olan internet ve iletişim ağı, ulusal toptan ve perakende ticaret holdinglerinin dünya genelinde sürekli daha fazla yeni pazarlara girmesini sağlamaktadır. 80’li yıllarda ortaya çıkan uluslararasılaşma dönemi (komşu yabancı ülkelerde filolar kurmak), uluslararası çalışan büyük kuruluşların küreselleşme dönemine geçişi olmuştur.

E-ticaret
1995 yılından itibaren artan internet kullanımına paralel elektronik ticaret ya da popüler adıyla e-ticaret, ticaretin web ve diğer elektronik ortamlarda yapılmasına imkân tanıyan platformdur. E-ticaret ürün ve sunulan hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin internet üzerinden yapılmasıdır. Elektronik Ticaret reklam ve pazar araştırması, sipariş ve ödeme, teslimat olmak üzere üç aşamadan oluşur.

Son yıllarda hızla yaygınlaşan internet, elektronik ticareti, ticari işlemlerin yürütülmesinde yeni, hızlı, kolay ve etkin bir araç haline dönüştürmüştür. Tüm dünyada ticaretin serbestleştirilmesi çalışmaları kapsamında, son on yılda yaşanan bilgi iletişimini kolaylaştıran, hızlandırılan ve daha güvenli hale getiren teknolojik gelişmelerle birlikte e-ticaret her geçen gün daha da popüler olmaya devam ediyor.
Bu gelişmeler ile birlikte bankalar sanal ödeme araçlarını geliştirerek internet üzerinde kredi kartı ile yapılan alışverişler artık çok daha güvenilir hale gelmiştir.