Emlak Yöneticim

Yalnızlık ve Kendiyle Kalabilmek

Yalnızlık ve Kendiyle Kalabilmek

Yalnızlık çoğu zaman korkulan bir şey olarak görülür. İnsanlar yalnız kalmaktan, sessizlikten, kendi düşüncelerine maruz kalmaktan çekinir. Oysa bence yalnızlık, doğru kullanıldığında bir insanın kendini tanıması, yenilenmesi ve içsel olarak büyümesi için eşsiz bir fırsattır.

Bunu ilk kez üniversitenin ilk yılında fark ettim. Yeni bir şehirde, yeni insanlarla çevriliydim ama bir yandan da oldukça yalnız hissediyordum. Önceleri bu duygudan kaçtım. Sürekli dışarı çıkmak, arkadaşlarla vakit geçirmek istedim. Fakat ne kadar kalabalığa karışırsam karışayım, içimdeki boşluk hep aynı kaldı. Sonra bir gün, sessizce bir banka oturup kendimle baş başa kalmaya karar verdim. Ne telefonumu çıkardım ne müzik dinledim. Sadece etrafı izledim ve düşüncelerimi dinledim.

İlk başta garipti. Zihnim, bastırılmış hislerle doluydu. Ancak zamanla bu sessizlik bana iyi gelmeye başladı. Kendi iç sesimi duydum. Nelerden korktuğumu, neyi istediğimi, neleri ertelediğimi fark ettim. Bir gün, bir hafta derken yalnızlıkla dost olmayı öğrendim. Artık haftada en az bir günümü kendime ayırıyorum. Kitap okuyorum, yürüyüşe çıkıyorum, bazen sadece düşünüyorum. Ve bu anlar beni gerçekten dinlendiriyor.

Toplumda yalnızlık genellikle ‘mutsuzluk’ ya da ‘eksiklik’ olarak algılanıyor. Oysa insanın kendine yetebilmesi, kendiyle baş başa kalabilmesi büyük bir güç. Sürekli birilerine ihtiyaç duymak, duygusal bağımlılık yaratır. Ama kendiyle barışık biri, hem daha dengeli ilişkiler kurar hem de daha huzurlu bir yaşam sürer.

Yalnızlık, bir boşluk değil; kendini tanımak için açılan bir kapıdır. O kapıdan içeri adım atınca, aslında en güzel dostluğu kendinle kurduğunu fark ediyorsun.