HURDA YA DA DİĞER BİR DEYİŞLE PERT/ PERT-TOTAL ARAÇLAR NEDENİYLE ARAÇ SAHİBİNİN BAŞVURU HAKLARI VE BAŞVURULABİLECEK KİŞİ, KURUM VE KURULUŞLAR
HURDA YA DA DİĞER BİR DEYİŞLE PERT/ PERT-TOTAL ARAÇLAR NEDENİYLE ARAÇ SAHİBİNİN BAŞVURU HAKLARI VE BAŞVURULABİLECEK KİŞİ, KURUM VE KURULUŞLAR
Sözlükte değersizleşme ve zarar görme anlamı ile karşımıza çıkan “pert” kelimesi herhangi bir aracın, olası bir trafik kazası veya benzeri durumda kullanılamaz hale gelmesini ifade etmektedir. Ağır hasarlı araç, trafikten çekilmekte ve onarımı sağlanabiliyor ise onarımdan sonra tekrar trafiğe çıkmasına izin verilmektedir. Onarımı yapılamayan araçların ise trafiğe bir daha çıkabilmeleri mümkün değildir. Halk arasında “pert araç” olarak isimlendirilen bu araçların Sigorta Hukukunda karşılığı “ağır veya tam hasarlı araçtır”. Herhangi bir aracın ağır şekilde hasar alması, yani değerini %70 ve üzeri oranda kaybetmesi nedeni ile oluşturulan belgeye “pert kaydı” adı verilmektedir. Aracın ağır hasar kayıtlı veya pert olarak kaydedilmesi, aracın piyasa fiyatında en az %50 oranlarında bir düşüşü de beraberinde getirir. Bu noktada aracı perte çıkan araç sahibinin zararından kimlerin ne oranda sorumlu olduğunun bilinmesi gerekmektedir.
Araçta en az %70 değer kaybına sebep olabilecek bir hasar meydana geldiğinde yapılması mühim olan ilk şey, durumun bir eksper raporu ile belgelenmesidir. Bunun için mevcut poliçeyi hazırlayan sigorta şirketine başvurarak bir dosya açtırılması zararın karşılanması ve ispat noktasında kolaylık sağlayacaktır. Tüm bu süreçte uhdemizde bulunan ve inceleme neticesinde tarafımıza verilen; trafik kaza raporu, alkol raporu, araç ruhsatı nüshası, ehliyet fotokopisi, ödeme dekont ve makbuzları ve aracın hasarlı olduğunu gösteren fotoğrafların özenle saklanması gerekmektedir. Aracın pert olması halinde ilgili sigortaya ilk 5 gün içerisinde başvuru yapılarak hasar durumuna ilişkin evrakın eksiksiz gönderilmesi gerekmektedir. Sigorta şirketi tarafından görevlendirilmiş bir eksper, aracın parça ve onarım masraflarının listesini raporlamaktadır. Yapılan incelemelerde onarım ve parça masrafları toplamının aracın kaza tarihindeki sigorta rayiç değerine ulaşması ya da rayiç değerini geçmesi durumunda araç, ağır hasarlı kabul edilmektedir. Aracın pert olduğu konusunda karşılıklı mutabakat sağlandığı takdirde sigorta şirketi tarafından azami teminat limitinin geçilmemesi koşulu ile aracın kaza tarihindeki sigorta rayiç bedeli belirlenmektedir. Pert bedeli, rayiç bedelden düşülmekte ve kalan kısım sigortalıya ödenmektedir. Hasarlı araç bu hali ile sigortalı kişiye bırakılmaktadır. Eksper raporu sonucunda aracın ağır hasarlı olduğu kesinleştiğinde sigorta şirketleri sigorta poliçesinde bulunan teminat tutarı miktarında ödeme yapmakla yükümlüdür. Söz konusu tutar, genelde sigorta poliçesinde yer alan tutardan yüksek olmamaktadır. Bir diğer alternatif ise sigorta şirketinin aracı alması durumudur. Aracın değeri kadar ödeme yapılması halinde araç sigorta şirketinin olabilmektedir.
“Bu hale göre mahkemece yapılacak iş aracın tamirinin ekonomik olup olmayacağının tamir mümkün ise aracın tamir edildikten sonraki değerinde artış veya azalma olup olmayacağının belirlenmesi diğer zarar kalemleri konusunda da delillere göre belirleme yapılması tamirin ekonomik olmaması halinde ise kaza tarihinde aracın kayıtlı olduğu ülkedeki rayiç ( piyasa ) değerinin tesbiti ile hurda halinden yararlanılması söz konusu olduğunda hurda değerinin indirilmesi suretiyle zarar miktarının belirlenmesi için tarafların delillerini uzman bilirkişi veya bilirkişi kuruluna incelettirerek alınacak rapor sonucuna göre değerlendirme yapmak ve karar vermekten ibarettir. Manevi tazminat yönünden de belirlenen delil durumu sonucuna göre hüküm vermek gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.” Yargıtay 17. Hukuk dairesi E. 2005/11341 K. 2005/10336 T. 14.11.2005
Anlaşılacağı üzere sigorta şirketleri, poliçe teminat limitini aşmamak kaydıyla ve eksperin tespit edeceği oranda kişinin zararını karşılamakla yükümlüdür. Ancak bunun dışında, aracın perte çıkması nedeniyle kişiler araçsız kalmakta, bazen araç kiralamak zorunda kalmakta ve maddi zarara uğrayabilmektedirler. Sigorta yalnızca poliçe limitine kadar ödeme yapabilmekte, oysaki kişinin zararı bu limiti aşabilmektedir. Rücu hakkına ilişkin düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, aracı ağır hasar sonucu perte çıkan kişilerin, poliçe limitini aşan bu kısım için, kusuru oranında karşı aracın sürücüsüne de başvuru hakkı olduğu kanaatindeyiz.
“Davaya konu aracın kaza sonucu kullanılamaz hale (pert) gelmesi nedeniyle, davacının piyasadan ücreti karşılığında kiralayacağı emsal nitelikteki bir başka aracı kullanması mümkündür. Pert olan araçlarda araç mahrumiyeti zararı aynı nitelikte emsal yeni bir aracın satın alınması için gerekli süreye göre belirlenmelidir. Bu durumda mahkemece, önceki bilirkişiden, emsal bir aracın alınması için gerekli sürenin belirlenmesi ve davacının bu süre içinde kendi aracını kullanmış olması halinde yapacağı yakıt, amortisman payı vs. gibi zorunlu giderleri mahsup edilerek, emsal aracın bu süredeki kiralama bedelinin tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde ve davacının bir yıllık kiralama bedeli talebi esas alınarak hüküm kurulmuş olması isabetli değildir. Kabule göre de, davacı vekilinin dava dilekçesinde araç kiralama bedeli talebi 750 TL olup araç kiralama bedeli yönünden miktar artırılmadan talep aşılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamıştır.” Yargıtay 17.Hukuk Dairesi, Esas: 2016/ 19869, Karar: 2017 / 10814, Karar Tarihi: 21.11.2017
Aracın hurdaya çıkmasında, özellikle tek taraflı maddi hasarlı trafik kazalarında İdarenin de sorumluluğu gündeme gelebilmektedir. Özellikle ihmal suretiyle yol durumunda bozukluk olması gibi durumlarda, aracın perte çıkmasında idarenin de sorumluluğu gündeme gelebilmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki idare, rücuen tazminat davasında taraf gösterilebilecek olup sigorta şirketi zarar görene ödeme yaptığında, akabinde idareye rücuen tazminat davası açarak kusuru oranında talepte bulunabilecektir. Kişilerin başvuru hakkı öncelikle sigorta şirketine karşı olacaktır. Hurda bedeli çoğunlukla poliçe limitleri içinde kalmaktadır. Ancak istisnaen poliçe limitini aşan bir zarar söz konusu olur ise zarar görenin, bu aşkın zarar için kusuru oranında, bizzat idareye de başvurabilmesi gerektiği görüşündeyiz.
“Davacı vekili; müvekkili Şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigorta edilen 34 JK 1222 plakalı aracın, 31.07.2013 tarihinde saat 04:45’de Bursa İli, Nilüfer İlçesindeki Görükle otoban köprüden çıkışından Kayapa TOKİ konutları istikametine 400. metrede seyir halindeyken yoldaki kaygan sıvı nedeniyle virajı alamayarak yoldan çıktığını, kazada sürücünün yaralandığını, araçta maddi hasar meydana geldiğini, alınan ekspertiz raporuna göre araçta 18.855,38 TL hasar oluştuğunun saptandığını; 31.400,00 TL olarak tespit edilen aracın değerinin, kasko sigortalısına ödendiğini; aracın tamir edilmesi mümkün olmadığından ve hurdaya çıkartılacağından hurda değeri hakkında teklifler alındığını; 07.08.2013- 12.08.2013 tarihinde yapılan ihale ile aracın trafikten men edilmek üzere 07.10.2013 tarihinde 14.500,00 TL’ye satıldığını; sigortalıya ödenen 31.400,00-TL’den aracın sovtaj değeri 14.500,00-TL düşüldüğünde 16.900,00-TL rücuan alacak göründüğünü; ancak, kazanın meydana gelmesinde 4/8 oranında kusurlu olduğundan 16.900,00- TL / 2 = 8.450,00-TL’lik miktar üzerinden davalı belediyeye rücu edildiğini; idarenin, yol bakım ve temizliğinin yerine getirilmemesinden dolayı kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunu, hasar bedelinin ödenmesi talebine rağmen ödeme yapılmadığını ifade ederek; fazlaya ilişkin…” Uyuşmazlık Mahkemesi, Esas No: 2016 / 249, Karar No: 2016 / 291, Karar Tarihi: 9.5.2016
Yargıtay’a göre ise araç değer kaybı zararı, aracın olay tarihindeki hasar değeriyle hasarı giderildikten sonra (onarılmış hali ile) edeceği değer arasındaki farktan ibarettir (Y17HD-K.2016/5661). Değer kaybı belirlenebilmesi için aracın onarım sonrası değerinin de bilinmesi gerektiğinden hurdaya ayrılan araç için değer kaybı talep edilmesi mümkün görünmemektedir. Çünkü yukarıda açıkladığımız üzere pert araç çoğunlukla trafikten çekilen ve kullanılması mümkün olmayan araçtır.
“Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar, değer kaybı ve kazanç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda aracın 2. el piyasa rayiç bedelinin 19.000 TL olup, onarım faturasına göre hasar bedelinin 16.649,84 TL olduğu, aracın pertinin daha uygun olmasına rağmen onarım yaptırılması sebebiyle belirlenen en düşük onarım bedeli dikkate alınarak 10.981,08 TL hasar bedeli ( KDV dahil ), 2.500 TL değer kaybı ve 750 TL kazanç kaybı bulunduğu görüşü kabul edilerek, toplam 14.231,08 TL maddi tazminatın davalı F.'den tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak aracın pertinin uygun olduğunun anlaşılmasına göre, olay tarihindeki aracın 2. el piyasa rayiç bedeliyle kazadan sonraki sovtaj (hurda) değerinin belirlenmesi ve piyasa rayiç değerinden sovtaj değerinin mahsubuyla gerçek zarar tespit edilerek, aracın pert olması sebebiyle araçtaki değer kaybını talep edemeyeceği de gözetilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, asıl davaya dair yazılı şekilde verilen kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2013/18994 K. 2014/458 T. 16.1.2014
“Mahkemece 13.04.2015 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de, bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli değildir. Bilirkişi raporu incelendiğinde, davacı tarafın delili olan eksper raporuna atıf yapılarak belirlenen rakamın doğru olduğu belirtilmiş ancak eksper raporunda aracın hasarlanan yerlerinin tek tek belirlenip bunlarla ilgili tamir masrafları belirtilmeden aracın perte ayrılması sonucunda sigortalıya ödenecek miktarın 6.069,00 TL olduğu bildirilmiştir. Yine eksper raporunda aracın rayiç değeri belirlendikten sonra izah edildiği biçimde tamir masrafları ayrıntılı gösterilmemiş ve belirtilen hasar miktarına göre de perte ayrılma durumu gerçekleşmemiştir. Dairemiz uygulamasına ve kaza tarihine göre aracın perte ayrılması için tamir masraflarının kaza tarihindeki aracın rayiç değerinin %50’sini aşması ve tamirinin ekonomik olmaması gerekir. O halde dosyanın … Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilerek dosyadaki bilgi ve belgelere göre tamir masraflarının ne olacağı, tamirinin ekonomik olup olmadığı, 2. el rayiç bedeline göre perte ayrılıp ayrılmayacağı konularında ayrıntılı, denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm vermeye elverişli olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmamıştır.” Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/155 E. 2018/4448 K. ve 24.04.2018 T.
“Kazanın meydana geldiği ve poliçenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.3.3.1.2. maddesine göre; onarım masraflarının sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve aynı zamanda eksper raporu ile taşıtın onarım kabul etmez bir hâle geldiğinin tespit edilmesi durumunda, araç tam hasara uğramış sayılır. Aracın tam hasara uğraması hâlinde, sigortacının azami sorumluluk haddini geçmemek üzere, hasar anındaki sigorta değeri ödenir. Bu durumda, aracın Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin ilgili maddesi hükümleri doğrultusunda hurdaya ayrıldığına dair hurda tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez. Değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği takdirde sigortacının malı olur. Onarım masraflarının sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşsın veya aşmasın, ağır hasarlı aracın onarımının mümkün olduğunun eksper raporu doğrultusunda tespit edilmiş olması durumunda, aracın Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin ilgili maddesi hükümleri doğrultusunda trafikten çekildiğine dair “trafikten çekilmiştir” kaşeli tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez... Hurdaya çıkarılan, satılan veya devredilen resmi taşıtlar ile ilgili Yönetmelik’in 40. maddesinde düzenleme yapılmış olup; “Ekonomik ömrünü doldurma ya da tahsis edildiği hizmet konusunun kalmaması nedenleriyle, gerek kamu kurum veya kuruluşları gerekse Maliye Bakanlığınca satışı yapılacak olan resmi taşıtların satışı yapılmadan önce, taşıtın maliki olan kurum tarafından trafik tescil şube veya bürolarında trafikten çekme veya hurdaya ayırma işlemi yaptırılması zorunludur. Trafikten çekme veya hurdaya ayırma işlemi için; 237 sayılı Taşıt Kanununun 13 üncü maddesi gereğince düzenlenen, taşıtın hizmet dışı bırakıldığını gösteren raporun eklendiği bir yazı ile trafik tescil şube veya bürolarına müracaat edilir… Yukarıda açıklanan hükümlerden de anlaşılacağı üzere; davalı kasko sigorta şirketi meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup, sigortalı araç hurdasını, sigorta ettirenin kendisine verilmesi istenmedikçe, sigortacı tarafından davacı …ettirenin uhdesinde bırakıp hurda bedelini tazminattan düşmesi olanaklı değildir. Zira kasko sigortasında aslolan araç zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Bu nedenle sigortalıdan seçimlik hakkının sorulması, aracın hurdasının kimde bırakılacağı hususunun sigortalının tercihine göre belirlenmesi, aracın hurdasının sigortacıya bırakılması yönünde tercihte bulunulması halinde sigortalının KSGŞ’nin B.3.3.2.2 maddesi gereğince Karayolları Trafik Yönetmeliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmesi gerekir.” Hukuk Genel Kurulu 2018/138 E. 2020/178 K.